PKK Terör Örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ı sorgulayan efsane Komutan Hasan Atilla Uğur, Ulusal Gönüllüleri için Çorlu’da düzenlenen 17’nci Yıl Dayanışma Kahvaltısı’na konuşmacı olarak katıldı. Suriye’deki Türk askerlerine yönelik gerçekleştirilen saldırılardan 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne, idam tartışmalarından Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne kadar gündemi meşgul eden birçok konu hakkında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, yaptığı açıklamaların ardından uzun süre ayakta alkışlandı.

Bölgede, ‘Delta Force’ armalı kuklalar var

Türk askerlerine karşı El Bap’ta gerçekleştirilen saldırının Vatan Partisi’nin yaptığı girişimler sonrasına denk geldiğine işaret eden Hasan Atilla Uğur “Dışişleri Bakanlığı, bizim yaptığımız görüşmeler sonrasında Suriye’ye heyetler göndermeye başladı. Türkiye ve Suriye, bir araya gelmeye başladı. Amerika Birleşik Devletleri, bölgedeki kuklalarını kaybetmek istemiyor. PKK, PYD ve İŞID diye bir şey yok o bölgede. Omuzlarında, ABD Özel Kuvvetleri’nin arması olan Delta Force’u taşıyan kuklaları var.  Böyle bir süreçte Suriye’nin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldırmış olması mümkün değildir. Bir istihbaratçı olarak şunu söylemek isterim; bir saldırı olduğu zaman, bu saldırı kime menfaat sağlar biz ona bakarız. Böyle bir saldırıdan, ABD ve İngiltere fayda sağlar. Saldırı, saat 03.30’da geçekleşiyor. O imkân ve kabiliyete sahip uçak sayısı çok az.  Gece uçuş kabiliyeti, çok az ülkenin hava kuvvetlerinde var. Havacı Emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş ile de görüştük. Olayla ilgili gerçekler, yakında ortaya çıkacaktır. Bu saldırı, açık bir ABD tezgâhıdır. Rus uçağının düşürüldüğü ilk günü şunu söylemiştik ‘FETÖ’cü bir general emir verdi, FETÖ’cü bir pilot düşürdü.’ diye. Bunun altından da ABD tezgâhı çıkacak göreceksiniz.” dedi.

Münbiç’i alalım, Rakka’ya girmeyelim

Türkiye’nin Suriye devletini muhatap almasının ve bölge ülkeleri ile işbirliği yapılmasının önemine dikkat çeken Uğur “ABD, yıllardır o bölgede istediği gibi kullanabileceği kukla bir Kürdistan kurmak istiyor. Türkiye’yi, İran’ı ve Irak’ı tehdit edecek, kukla bir devletçik istiyor. Fırat Kalkanı Operasyonu, gecikilmiş ama son derece başarılı ve olması gereken bir harekâttır. Suriye’ye girdik. Cerablus tamam. Oradan devam ettik El Bap konusu var. El Bap’ı aldıktan sonra Münbiç’e dönmek zorundayız. Münbiç’i de almak zorundayız, ama ondan sonra durmak zorundayız. ABD ‘Yeter! Çık artık dışarı.’ diyor. Yok öyle bir şey, aldık ve orada duracağız. Bazıları ‘Rakka’ya da, Musul’a da girelim.’ diyor. Türkiye’nin Rakka’da işi yok. Rakka, sınırımızdan 250 km aşağıda. Savaş, lojistik demektir. Sınırımızdan 250 km uzaklaşırsak sıkıntıya gireriz. Buna gerek de yok. Aşağıdan esas devlet geliyor, Suriye geliyor. O bölgeleri esas sahiplerine bırakmamız gerekiyor. O bölgeyi esas sahiplerine teslim edersek ne IŞİD’i, ne PKK’sı, ne de ABD’nin süprüntü birlikleri kalır. Beşar Esad gelir, Suriye devleti gelir ve o bölgeyi kontrol eder.” diye konuştu.

Öncelikli sorunumuz, Başkanlık Sistemi değil!

Basın mensuplarının Başkanlık Sistemi’ne ilişkin olarak yönelttiği soruları da yanıtlayan Uğur “Başkanlık Sistemi’nin Türkiye’ye getirisini ve götürüsünü çok iyi hesaplamak gerekir diye düşünüyorum. Ben, TBMM’den dahi bu işin çıkacağına inanan birisi değilim. Bu düşüncemi, siyasi anlamda da söylüyorum. Bizim problemimiz, Başkanlık Sistemi mi? Türkiye bir savaş ortamındayken, bizim önceliğimiz Başkanlık Sistemi değildir. Şu an bu tartışmanın, bizi vatan savaşından uzaklaştırmaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı makamı, Mustafa Kemal Atatürk’ün makamıdır. Bu makamın değerini de çok iyi bilmek gerekir. Bizim öncelikli sorunumuz, Başkanlık Sistemi değildir.” dedi.

Bu konuyu gündeme getirmek çok saçma

Son günlerde gündem konusu olan idam tartışmaları ile ilgili de açıklamalarda bulunan Uğur “İdam cezası konusundaki tartışmalar, bana çok saçma geliyor. Bebek katili Abdullah Öcalan’ı bizzat sorgulayan birisi olarak belirtmeliyim ki terörist başı, oldukça adil bir mahkeme önünde yargılandı. Dünyaya ders olacak şekilde yargılanan Öcalan, idama mahkûm edildi. O zaman Türkiye’de idam cezası var mıydı, evet vardı. Fakat uygulanmıyordu. O dönem idam cezası varken neden Parlamento o gün bu kararı uygulamadı da şimdi yeniden gündeme getiriyor. Meclis’te o gün de aynı partiler vardı, bu gün de aynı partiler var. İdam cezasından ziyade, terör örgütlerini ve terör örgütleri ile mücadeleyi daha fazla öne çıkarmalıyız. Vatan Partisi olarak şu an Meclis’te olsaydık, o günün şartlarına göre değerlendirip kararımızı verirdik. Konuyu kendi içimizde konuşup en iyi şekilde değerlendirerek, kararımızı en doğru şekilde verirdik.” diye konuştu.

Sıra, FETÖ’nün siyasi kanadına da gelecek

15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra devletin her kurumunda geniş çaplı operasyonlar yapıldığını ve sıranın FETÖ’nün siyasi kanadına da geleceğini ifade eden Uğur “FETÖ ile 15 Temmuz’dan önce mücadele etmek öyle kolay değildi. Bunu yapanlara, birçok kumpaslar kuruldu. 15 Temmuz’dan sonra gerçekleştirilen FETÖ ile mücadele, bana göre tam bir mücadele değildir. İşin siyasi ayağı var. Zamanında aynı kaptan yiyenlere, hala dokunulamadı. Bizlerin ve birçok vatansever insanın yaptığı toplumsal baskı, yakın bir zamanda sonuca ulaşacaktır. Toplumsal baskının neticesinde, bu işin siyasi ayağında bulunanlara çok yakın bir zamanda dokunulacaktır. FETÖ’nün siyasi kanadında bulunan anlı şanlı isimlerin, yakında yargı karşısına çıkacağını hep birlikte göreceğiz.  Bunu hep birlikte yaşayıp göreceğiz.” dedi.

Yaptığı açıklamaların ardından uzun süre ayakta alkışlanan Uğur, Çorlulu okurları için kitaplarını da imzaladı.