Türkiye Ekonomisi, 2019’a Derin Bir Travmayla Giriyor!
2018 yılında Türkiye’de yaşanan ekonomik durumun değerlendirmesini
yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak “2018’in sonuna
geldik. Yılsonları hem bir yılın muhasebesinin yapıldığı, hem de önümüzdeki
yıllara ilişkin umutlarımızın tazelendiği dönemlerdir. Saray, 2018 yılında
ekonomiye ilişkin kendi değerlendirmesini yapıyor. Tabi bu değerlendirmeler
içinde; borca batırılan milletin evinin tapusunu, arabasının ruhsatını
bankalara kaptırma korkusuyla yaşamaya başladığını; borca batırılan çiftçinin
toprağını ekemez hale geldiğini; vatandaşın hayat pahalılığı altında inim inim
inlediğini; dövizle borçlandırılan firmaların ardı ardına konkordato ilan
ettiklerini; işsizlerin kendilerini yaktıklarını; çocuğuna pantolon alamayan
babanın çaresizlikten canına kıydığını duymuyoruz. Saray Damadı Bakan, milletle
adeta alay ederek ‘2018’de ekonominin, güçlü bir performans yakaladığını’
söylüyor. Hayatında yokluk, yoksulluk görmemiş, kayınpederinden torpilli
Bakan’ın bu sözleri, Saray mensuplarının milletten nasıl koptuklarını açıkça
ortaya koyuyor. Kayınpeder ise ‘teröre yardım ve yataklıktan’ tutukladığı, ‘Bu
fakir bu görevde kaldıkça göndermem’ dediği papazı ABD Başkanı’nın emriyle
Türkiye’den Oval Ofis’e 24 saat içinde gönderdiği tarihi milat almış. Bir yılda
12 ay olduğunu unutmuş, ekonomiyi bu tarihten itibaren ortaya çıkan
gelişmelerle değerlendiriyor. Ama sıkıntı içinde olan milletimiz; bir yılda 12
ay olduğunu, 12 ayda 365 gün olduğunu gayet iyi biliyor. Bu 365 günde neler
yaşadığını da gayet iyi biliyor. Tabii kilosu 4 bin TL’lik çayları içeceksiniz,
efulilerle, badem unlarıyla besleneceksiniz, tabi bunu yapan Saray ahalisi için
her gün güzeldir, her yıl güzeldir.” dedi.
2018, VATANDAŞ İÇİN ZOR
GEÇTİ
Açıklamalarına devam eden Öztrak “2018; evine ekmek
götürmekte zorlanan, harçlık veremeyeceği için çocuklarından kaçan, doğalgaz
yakmamak için evinde kazak üstüne kazak giyerek oturmak zorunda kalan, iki
günde bir sofrasına bir kap et yemeği koyamayan, üniversite mezunu olup iş
bulamayan, evlenemeyen, hayal kuramayan, gelecek umudunu yitiren, iş
kuyruklarında bekleyen yüz binlerce vatandaşımız için gerçekten çok zor bir yıl
oldu. 2018’i değerlendirirken önce şunu belirtmemiz gerekiyor: Bir kere kriz
bitmedi ve Türkiye 2019’a maalesef 2018’den devir aldığı derin bir travmayla
giriyor. 2018 Türk Ekonomisi’nde risk ve belirsizliklerin arttığı ciddi bir yıl
oldu. Türk Lirası’nın değeri dolar karşısında, avro karşısında tarihi düşüşler
yaşadı. Faizler sıçradı, Türkiye’nin risk primi olağanüstü seviyelere çıktı. 2017
sonunda vatandaşımız elindeki bin lira ile 265 dolar alabiliyordu. Döviz
büfesine gittiği zaman, 265 dolar alabiliyordu. Şimdi aynı bin TL ile sadece
188 dolar alabiliyor. Yani TL, dolar karşısında yüzde 29 değer yitirmiş. Hani
diyor ya ‘Ekim ayından itibaren rahibi serbest bıraktıktan sonra, TL şöyle
değerlendi, böyle değerlendi...’ Yılın tamamına bakınca TL yüzde 29 değer
yitirmiş. Böyle baktığımızda TL bugün IMF’yle anlaşma yapmak zorunda kalan Arjantin’den
sonra, kendi ligindeki ekonomiler arasında en fazla değer kaybeden para. Ekonomide
işlerin iyi gitmediğinin bir diğer göstergesi de ülkelerin borçlarını ödememe
riskine karşın yapılan sigorta primi, yani piyasadaki tabiriyle CDS dediğimiz
primler. Bu yıl, bunlarda da olağanüstü artışlar yaşandı. 1 milyon dolarlık
borç için sene başında Türkiye 16 bin 600 dolar sigorta primi ödüyordu. Şimdi
bu 36 bin 500 dolara çıkmış arkadaşlar. Artış yüzde 120! Burada da aynı ligde
olduğumuz ekonomiler arasında maalesef yine Arjantin’le beraber ilk ikideyiz.”
diye konuştu.
YATIRIMLAR, İLK KEZ
GERİLEDİ
Öztrak “2018’de, ekonomiye duyulan güven de çakıldı.
Ekonomik Güven Endeksi, kriz yılı olan 2009 seviyelerine kadar gerilemiş
vaziyette. Ticari kredi faizleri sene başında yüzde 18’di. Şimdi yüzde 56 artışla
yüzde 28 seviyesine geldi. 2 yıllık devlet tahvili faizi ise sene başında yüzde
13’tü, şimdi ihalelere yapılan tüm müdahalelere rağmen yüzde 20 seviyelerinde. Merkez
Bankası’nın politika faizi ise yüzde 8’den yüzde 24’e çıktı. Politika faizleri
itibariyle bakıldığı zaman arkadaşlar dünyada politika faizi en yüksek 3’üncü
ülkeyiz. Bizim önümüzde yine Arjantin var, bir de Surinam var. Ondan sonra 3’üncü
Türkiye… Özetle, 2018 ekonomide risk ve belirsizliğin arttığı, hukukun
tepelendiği, can ve mal güvenliği endişelerinin arttığı, güvenin kaybolduğu bir
yıl oldu. Artan risk ve belirsizlik, yatırım iştahının kaybolması demektir.
Yatırımcının ürkekleşmesi; üretimin durması, ekonominin küçülmesi demektir.
Nitekim 2018’in 3’üncü 3 aylık döneminde 2009 krizinden bu yana ilk defa, yani
34 çeyrek sonra, yatırımlar ilk kez geriledi. Türkiye’de yapılan yatırımlar ilk
kez geriledi. Aynı dönemde, mevsim ve takvim etkilerinden arındırdığımızda
Türkiye yüzde 1,1 küçüldü. Ekonomi, durgunluğa ilk adımını attı. 2 çeyrek üst
üste bu böyle devam ederse, biliyorsunuz resmen ekonominin resesyonda olduğu
anlamına geliyor. Ama banka kredilerine, diğer öncü verilere baktığımız zaman
herkes 4’üncü çeyrekte de ekonominin belki de bugünkünden, bu çeyrekte olandan
çok daha hızlı daralmaya devam edeceğini öngörüyor. Dolayısıyla ekonomi,
resesyona girmiş vaziyette.” dedi.
BAŞKANLIK SİSTEMİ,
BİZE YARAMIYOR
Açıklamalarına devam eden Öztrak “Ama bu sadece bu değil,
ekonomik daralmaya ek olarak ortada yüksekte bir enflasyon var. 2018 Kasım
ayında enflasyon, yüzde 20,8 oldu. Geçtiğimiz
yılsonunda bu rakam yüzde 11,9’du. Üretici fiyatları ise Adalet ve Kalkınma
Partisi’nin iktidara geldiği dönemin de üstüne çıktı. Hani hep bir ‘nereden,
nereye’ diye hikâyeler anlatılıyordu. İşte ‘nereden, nereye’ bu! Döndük
dolaştık aynı yerin hem de biraz da üstüne geldik. Dünyada en yüksek enflasyona
sahip 10 ülkeden biriyiz. Rakiplerimiz kim mi? Liberya, Sierra Leone, Angola ve
tabi yine Arjantin. Vatandaşlarımızın çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığı
gerçek enflasyon ise bu rakamlara yansıyanın çok üzerinde… Milli gelirimiz
eriyor. 2018’de dolar cinsinden milli gelirimiz, tam 88 milyar dolar düştü.
Bunu nereden mi alıyorum? Hani ‘hayali’ falan diyorlar ya, bunu kendi programları
söylüyor. 763 milyar dolar olacakmış! 2008’de dolar cinsinden milli gelir 765
milyar dolardı. Bu rakam, aynı zamanda Türkiye’nin filmi 10 yıl geriye
sardığını gösteriyor. Gerileme, özellikle Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildikten
sonra ‘Ben, farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım.’ açıklamasıyla başlayan ucube
tek adam parti devleti sistemine geçiş sürecinin sonunda çok daha
belirginleşiyor. 2014’te 935 milyar dolar olan milli gelir, 4 yılda 172 milyar
dolar geriliyor. Yani bu Başkanlık Sistemi, bize yaramıyor.” diye konuştu.
ASGARİ ÜCRET, 381
DOLARA DÜŞTÜ
Öztrak “Daha düne kadar Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT)’ın
haklarını vermeyenler, bugün bu sabah daha Cumhurbaşkanı Yardımcılarının ve Bakanlarının
emeklilik haklarını bir kararnameyle çözüverdiler. Geçtiğimiz hafta açıklanan
ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın kendi meclis grubunda
alkışlarla onaylattığı yeni asgari ücrete de bir bakalım… 2018 asgari ücretinin
açıklandığı tarihte yani bu senenin asgari ücretinin açıklandığı tarihte bir
asgari ücretli eline geçen parayla 422 dolar alıyordu. Yeni açıklanan 2 bin 20
TL’lik asgari ücretle, ancak 381 dolar alabiliyor. Niye dolarla hesap
yapıyorsun diyeceksiniz? Bu kadar ekonomiyi dolarize ederseniz, hesapları da
dolarla yapmak lazım. Şimdi bizim dediğimiz 2 bin 200 TL’ydi hatırlayın. 2 bin
200 TL’yi veremeyince hemen bir 0’la 2’yi yer değiştirmişler, 2 bin 20 lira
verip algı yönetimi yapıyorlar sanki bizim söylediğimizi vermiş gibi. Ama
bırakın reel artışı bu asgari ücret, yanlış politikaların asgari ücretlinin
gelirinde yarattığı erozyonu telafi etmekten bile uzak.” dedi.
İŞSİZLİK MİLLETİN
DERDİ, SARAYIN DEĞİL!
Yaptığı değerlendirmede, işsizlik rakamlarına da değinen
Öztrak “Şimdi vatandaşa soralım; ekonomide canını en çok yakan nedir? Anketlere
bakıyoruz, nereye bakarsak bakalım 1’incisi hayat pahalılığı, 2’ncisi de
işsizlik. Vatandaşına iş imkânı sağlayamayan bir ekonomide kalkıp bu işleri kurlarla,
faizlerle değerlendirmeye kalkarsanız, çok açık söyleyeyim ya faiz lobisinin
mensubusunuzdur ya da onların yandaşısınızdır. Hayat pahalılığında, durumu
biraz önce anlattım. Ancak işsizlikte de durumumuz oldukça kötü… Mevsim
etkilerinden arındırarak baktığımızda işsiz vatandaşlarımızın sayısı, geçen
yılın sonundan bu yana yarım milyon kişi artmış. Eylül sonunda ülkede, 3 milyon
676 bin kayıtlı işsiz var. Bunlara, ‘iş bulamadığım için artık iş aramıyorum’
diyenler dâhil değil. Bunu dâhil ettiğimiz zaman rakam 6 milyonlara ulaşıyor. Ana
babaların umudu, bin bir emekle büyüttükleri gençlerimizin her 100 tanesinden
22 tanesi işsiz. Yani, 5’te 1’inden fazlası işsiz… Türkiye’de her 3 işsizden
1’i de üniversite mezunu. Manzara bu… Okutuyoruz, harcama yapıyoruz ama iş
veremiyoruz. Ama tabi Saray’a baktığımız zaman, onların bu işsizliği görmesi
mümkün değil. Çünkü orada işsizlik yok! Birkaç yerde birden yönetim kurulu üyelikleri,
makamlar ve arabalar, Saray ahalisi için sıradan işler. İşte bu Saray halkı,
Beştepe’den milletimize dürbünü ters tutarak bakıyorlar. Olanı biteni
göremiyorlar. Onların sesini, mesafe uzak olduğu için duyamıyorlar. Millet
bağırıyor, ama bu ses Saray’a ulaşmıyor.” diye konuştu.
SARAY YAPTI, FATURA
VATANDAŞA ÇIKTI
Öztrak “Rakamlar; iktidarın halka ‘Daha fazla refah
getireceğiz’, ‘İstikrarı sağlayacağız’ diyerek getirdiği ucube Saray Rejimi’nin
ülkeye istikrarsızlıktan başka bir şey getirmediğini, bir tek kendilerine ve
ortaklarına fayda sağlandığını, faturanın da vatandaşa çıktığını açık seçik
gösteriyor. Biz esnafın durumunu anlatıyoruz, Saray diyor ki ‘Esnafın durumu
iyi”… Ama hemen arkasından krizde olan esnafın durumunu düzeltmek için
aldıkları pansuman tedbirlerini açıklamaya başlıyorlar. Ben de esnafın durumunu
bir iki rakamla anlatayım. Bunlar hayali rakamlar değil! Bunlar, Türkiye
Bankalar Birliği’nin rakamları. Bu yılın Ocak-Ekim döneminde protesto edilen
senetlerin tutarı, geçen yıla göre yüzde 42 artarak 15 milyar TL’ye çıkmış.
Bankalarda tahsili gecikmiş alacakların tutarı, son 1 yılda yüzde 46 artmış. 24
Aralık itibariyle, 93 milyar 182 milyon TL’ye çıkmış. 2018’de yaşanan
konkordato furyası da cabası… Kimse kimseye borç ödemek istemiyor. Vatandaşın
da şirketlerin de bilançoları her geçen gün biraz daha bozuluyor.” dedi.
EKONOMİ, UÇURUMUN
KENARINA GELDİ
Benzer Haberler
- Halk Ekmek Fabrikası, Çerkezköy Halkının Umudu Oldu!
- Depremzedelerin Ziyareti, Yeni Eleştirileri Beraberinde Getirdi!
- ‘Depremzede Tebligatı’na, Yazılı Açıklama Geldi!
- “Eski Milletvekili” Sıfatını Kullanarak, Bu Projeyi Yapmak İstiyor!
- Yeni Bir Döneme Giderken, Engelliler Yine Yok Sayılmasın!
- Deprem Sonrası Konut Satışları Azaldı, Arsa Satışları Patladı
- Çorlu’da, Yağmur Altında 1 Mayıs Coşkusu!
- 01 Mayıs Kutlamaları, Atatürk Meydanı’nda Yapılacak!
- Bakanlığın Onayladığı PAKOP İçin Askı Süreci Başladı!
- “Şentop’un Talimatıyla Tayin” İddialarına Açıklama Geldi!