Eskiden sinirlenince, ağzımızı doldura doldura “Tohumuna paramı verdim?” derdik. Ne yazık ki yakında kendi tohumlarımıza bile para ödeyeceğimiz için bu söz mazi olacak.

Son yıllarda sofralarımızı, sağlığımızı, geleceğimizi hatta bağımsızlığımızı tehdit eden bir bela dolaşıyor etrafımızda… Çok uluslu şirketlerin, gözü doymaz girişimcilerin başımıza sardığı: G-enetiği D-eğiştirilmiş O-rganizmalar (kısaca GDO) belası! Yani olgunlaşsa da yumuşamayan, estetik operasyon geçirmiş gibi gergin duran domates, daha uzun süre dayanan patates, toprak kokusundan yoksun salatalıktır GDO. Daha da kısası; ülkemizin savaşsız işgali için yeni bir silah!

Peki, nereden çıktı bu GDO’lu ürünler?

Tahmin ettiğiniz gibi çıbanın başı, “Yiyeceği kontrol edersen, insanları kontrol edersin” tezinden hareket eden ABD.

Bugün, GDO’lu olarak üretilen bitkilerin yüzde 99’unu; soya, mısır, kolza (kanolaya dönüştürüldü) ve pamuk oluşturmakta ve ekim alanlarının yüzde 99’u; ABD, Arjantin, Kanada, Çin ve Brezilya’da bulunmakta.

Mademki bu ürünler Türkiye dışında,

Kilometrelerce uzaktaki başka kıtalarda yetiştiriliyor,

O halde bizi neden ilgilendiriyor?

İşte işin püf noktası da burada… Tehlike bize uzakmış gibi görünse de aslında çok yakınımızda. Aynı Silivri’yi basan sel gibi, yağmur çok uzaklarda yağıyor gibi ama bir de bakıyorsunuz sel sizi götürüyor.

Hükümet şimdi de “Biyo Güvenlik Yasa Tasarısı” hazırlığında. Bu vahim tasarıyı okuyan “Ölüm Tohumları” kitabının yazarı Amerikalı Gazeteci F. William Engdahl bile; “Türkiye henüz tohumlarını kaybetmemiş olan bir ülke. Ulusal Biyo Güvenlik Yasası ile bu kaynaklarını bütünüyle kaybedebilir” demiştir.

GDO’lu ürünlere resmen kapılarımızı açmamamıza rağmen; Nevşehir’de yerli patates, Trakya’da kolza çiçeği, Çanakkale’de yerli domates kalmadı.

Biliniz ki GDO projesi ile ilgili tüm olumlu söylemler sinsi ve yanıltıcıdır. Bunu bilmek için bilim insanı olmaya gerek yok! Dünyada bulunan sayısız bitki, hayvan ve bakterilerin hepsine birbirine uyumlu gen aktarılamayacağına göre yapılan her türlü genetik müdahale doğanın dengesini bozacak ve onun intikam almasına sebep olacaktır.

Gelin yerli tohumlarımıza sahip çıkalım.

Çıkalım ki, düşmanlarımızla rant çevreleri kahrından ölsün! 

Tohumuna para mı verdik?