Mehmet Ali Esmer - Sıcacık Bir Merhaba

Mehmet Ali Esmer

Sıcacık Bir Merhaba

Mehmet Ali Esmer

Eksen Gazetesi’ndeki ilk köşe yazıma, siz değerli okurlarımıza kucak dolusu ve sımsıcak bir merhaba dileyerek başlamak istedim. Bundan sonra her sayıda, değişik konularla sizlerle birlikte olacağım.

Köşemin ismi belki dikkatinizi çekmiştir: Ahşap Konak. Gelelim neden bu ismi tercih ettiğimize. Ahşap konaklarımız, hepimizin bildiği gibi mimari ve sosyal oluşumuyla bir dönemin aydınlık yüzünü temsil etmektedir. Ve aynı zamanda toplumun, aile içi eğitim kurumlarıdır. Kültür, güzel ahlakın oluşturduğu örf, sevgi, saygı, ortak yaşamın oluşturduğu hoşgörü, bilgi, inanç, yardımlaşma, doğruluk, dürüstlük, kanaat, kararlılık, özgüven vb. gibi birçok iyi hasleti içinde barındıran bir devrin abide yapılarıdır.

Bu abide yapılar, günümüzde hızlı bir şekilde yok edilmişlerdir. Görülüyor ki yok edilen sadece söz konusu yapılar değildir. Bununla beraber, bir zamanlar bu konakların içinde ortak yaşamı başarı ile sürdürmüş aile fertleri de birbirinden kopartılıp dağıtılmıştır. Arkasından ikinci basamak olarak, dış mihrakların her sahada olduğu gibi yeni yapılaşma tarzıyla getirdiği vahşi kapitalist kültürünün baskı ve özentisi devreye sokulmuştur. Yitip giden konaklarımızla birlikte geri kalan ortak yaşam alanlarımız da yok edilerek, milli ve insani değerlerimizin altı hızla boşaltılmıştır. İnsanlarımız önce birbirinden uzaklaştırılmış, daha sonra da ötekileştirilmişlerdir. En son merhalede de biat ettirilerek köleleştirilmiş, mankurtlaştırılmışlardır.

Osmanlı’nın 1739 tarihinde geleneksel hassa ocağı mimari yapılaşma geleneğini terk ederek, pek çok konuda olduğu gibi bu alanda da batı taklitçiliğine yönelmesi, toplumda sosyal içerikli büyük bir yozlaşmaya neden olmuştur. Osmanlı’nın son yüzyılındaki bu yozlaşmanın ayrıntıları, Ahmet Mithat Efendi’nin (1844-1912) “Obur ve Kambur” isimli kitabında bütün çıplaklığı ile hikâye edilmiştir; tembellik, atalet, toplumu sınıflandırarak tepeden bakma, hazır yiyicilik, gericilik, cahillik, yobazlık... Osmanlı ileri gelenlerinin aymazlığı ve siyasi anlayışları yüzünden bu gayr-ı milli dalga, önceleri İstanbul’da başlayıp daha sonrada Anadolu’da etkilerini sürdürmüştür.

Türk toplumu üzerinde yıllarca yapılan bu tahribata panzehir olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devrimi’nin radikal ve devrimci bir kararı sonucu Köy Enstitüleri Projeleri hayata geçirilmiştir. Toplum üzerinde belli bir dönemin getirmiş olduğu ağır hasar mükemmel bir şekilde tedavi edilecekken, maalesef bu kurumlar dış odakların baskısıyla oy uğruna bertaraf edilmiştir.

Günümüzde geçmişin eğitim kurumu konak kültürünün kalmayışı, Cumhuriyet’in alternatif kurumlarının da ortadan kaldırılması bizleri biraz daha fazla çalışmaya yönlendirmektedir. Eh, bize de bu durumda kapımızın önünü süpürmek kalıyor. Bu bağlamda kısmetse her hafta “Ahşap Konak” gölgesi altında doğru ve aydınlatıcı bilgileri siz değerli okuyuculara ulaştırmaya çalışacağım.

Çeşitli konularla ilgili fikir, eleştiri ve paylaşımlarınızı ‘[email protected]’ adresine göndermenizi rica eder, saygılarımı sunarım.

Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır. Eflatun

KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu