Mehmet Ali Esmer - Daiyang Be Kardeşim!

Mehmet Ali Esmer

Daiyang Be Kardeşim!

Mehmet Ali Esmer

1950 yılları başında ABD Başkanı Truman’ın ortaya atmış olduğu bir savaş çığırtkanlığı sonucu, dönemin Başbakanı Adnan Menderes, bu çığırtıya cevap vererek, Türk Milleti’ne “Savaş çağrısına olumlu cevap veren ilk devlet’’ olma unvanını bahşetmiştir(!). Öyle ki, birinciliği kimseye kaptırmamak için 22 Mayıs 1950 yılında (Türkiye Cumhuriyeti’nin 19’uncu, kendinin de 1’inci Hükümet olduğu bu dönemde) konuyu TBMM’ye dahi arz etmeye gerek bile görmemiştir. (1) Aldığı alelacele bir kararla Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4 bin 414 erbaş ve er olmak üzere 5 bin 90 kişilik 1’inci Türk Tugayı, 17 Eylül 1950’de Kore’ye göndermiştir. Hem de ne için? Başımıza 60 yıldır çorap, pardon çuval ören NATO belasına üye olabilmek için.

Kendisiyle alakalı olmayan bir savaş için cepheye sürülen onurlu Türk askerleri, ABD ve işbirlikçi devletler tarafından, daha savaşın ilk anlarında gözden çıkarılmıştır. Şöyle ki, Kunuri’de 25/26 Kasım 1950 gecesi baskın yiyen BM orduları hızla geri kaçarken, Türk Tugayı ateş çemberinin ortasında terk edilmiş, Başkomutan MacArthur dahi haritasındaki Türk Tugayı’nı iki çapraz çizgiyle kapatmıştır. (2) Akabinde 27 Kasım saat 13.00’te BBC Radyosu tarafından “Türk Tugayı’nın düşman tarafından tamamen imha edildiği” dünyaya bildirilmiştir. (3)

Ancak Mustafa Kemal’in Askerleri, dünyayı bir kez daha şaşırtmışlardır. Mehmetçiğin 3 yıl içinde yapmış olduğu 14 başarılı muharebeden 4’ü Kore Savaşı’nın gidişatını değiştirerek, Güney Kore’nin kurtarılarak egemenliğine kavuşmasına etken olmuştur. Ve korkakça cephe gerisine kaçan Amerikan ve İngiliz askerlerinin de onurunu kurtarmıştır. (4) Kazanılan başarılar nedeniyle Amerikan Kongresi ilk defa yabancı bir askeri birliğe “Mümtaz Birlik Nişanı” vermiştir. O an Türk Askerine haritasında iki çarpı atan General MacArthur, 13 Şubat 1951 günü bütün tehlikeleri göze alarak Türk Tugayını ziyaret etmiş ve kendisine ziyaretin anısına, Türk Birliği’nin komutanı tarafından elişi bir Türk Bayrağı hediye edilmiştir. General MacArthur, kucağına yayılmış Türk Bayrağı’nı öperek kalbine bastırdıktan sonra büyük bir heyecanla; “Bu bayrak, büromda bulunan Atatürk’ün fotoğrafını çerçeveleyecektir. Askerlik dehasıyla, insanlık ülküsünü Atatürk kadar nefsinde birleştirmiş başka bir insan tanımıyorum” demiştir. (5)

Hiç tanımadığı, tarihi boyunca da herhangi bir münasebeti olmadığı halde sırf insanlık namına Kore Savaşı’nda 937 şehit ve 2 bin 68 yaralı vererek Güney Kore’nin egemenliğini sağlayan Türk Askeri’nin; kahramanlık, fedakârlık ve cesaret öykülerini, Kore halkı bizlerden çok daha iyi bilir. Bilmeyenleri de gitsin Kore’deki Keskinler Tepesi’nden öğrensin.

Şimdi günümüze dönersek, yukarıda bahse konu olan şu meşhur Güney Kore’den çıkıp ülkemize gelen bir iş adamı, sırtını serbest bölge denilen bir kapitülasyona yaslayarak (her halde bir vefa örneği(!) olarak), bundan 3 sene evvel Velimeşe Beldesi Avrupa Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren DYSK Metal Fabrikası’nı kurmuştur. Anlaşılan o ki, arkadaşa kapitülasyonun verdiği “Yüzde 100 Vergi Muafiyeti, Gümrük Vergisi KKDF Muafiyeti, Muhtasar Muafiyeti, Enflasyon Muhasebesi İmkânı, Serbest Kâr Transferi, Türkiye’den İhraç Fiyatıyla KDV’siz Mal Alabilme vb.’’ (Bakınız: ASB Kararnameleri) gibi mali avantajlar yetmemiş olsa gerek, şimdi de fabrikasında mecburen çalıştırdığı, benim insanımın emeğine göz koymuştur. Nasıl mı?

*Üç yıl önce haklı olarak Anayasa ve yasal haklardan yararlanarak sendikalaşmaya giden Daiyang-SK metal işçilerinin sendikalaşması sürecini saçma sapan girişimlerle sürekli sabote ederek,

*Daiyang-SK metal İşçilerini sindirme amaçlı sendika üyesi 16 işçiyi kar, kış demeden işten çıkararak,

*Daiyang-SK metal işçilerinin asgari ücret düzeyinde olan ücretlerini ve çalışma koşullarını iyileştirme amacıyla yapılmasını istediği toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşmaz tavır takınarak,

*Bu amaçla 14 Kasım 2012 tarihinden itibaren greve giden Daiyang-SK metal işçilerinin hukuk yoluyla elde ettiği yaptırımları ısrarla yerine getirmeyerek,

*Yetmedi yasak olduğu halde G. Koreli patronlar kendi ülkelerinden getirdiği kaçak işçilerini grevdeki fabrikaya sokup üretim yaptırmaya çalışarak,

*Daha da yetmedi, devam eden grev boyunca 2,5 aydır grev çadırına izin vermeyip Daiyang-SK metal işçilerini bu ayazın ortasında biber gazı ve coplara maruz bırakarak,

En acısı da Birleşik Metal-İş Sendikası Trakya Şube Başkanı Fedai Hazır Duvan Bey ile yaptığımız söyleşide, grev eyleminin 2’nci haftasında bu kadar kötü şartlar altında bırakılan Daiyang-SK metal işçilerinin karşısına geçerek, Güney Koreli fabrika yetkililerinin alay edercesine mangal ve döner partileri vermiş olduğunu öğrenmemdir. Şimdi, Kore’de bunlar için canlarını feda eden askerlerimizin  şu an ki evlatlarının maruz kaldığı hakarete mi yanayım, yoksa Koreli’nin geleneksel Uzak Doğu Kültürü kapsamındaki minnet anlayışına mı!...

Olsun be! Benim Daiyang-SK metal işçilerim de, tıpkı Topkapı Şişe Cam Fabrikası ile Yatağan’daki işçilerimin yaptığı gibi (6) Mustafa Kemal’in Askerleri’ne yaraşır şekilde ellerine Türk Bayrakları, Atatürk Resimleri, arkalarına da Türk Halkını alarak zafere ulaşacaklar. Zira benim insanım, Sınıf Mücadelesi ile Vatan ve Cumhuriyet Mücadelesini bütünleştirdiği zaman başarılı olacağını çok ama çok iyi bilir. Böylece bu tip minnetsizlere de gereken cevabı anında verir.

*****

(1) Demokrasinin 50 Yılı (1945-1950), Aydın Kitaplar- Radikal, 1. Cilt, s.111

(2) Kore’de Türk Askeri, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başk. Yay. (1989), s.16

(3) Age. S.10

(4) Age. S.5

(5) Demokrasinin 50 Yılı (1945-1950), Aydın Kitaplar- Radikal, 1. Cilt, s.122

Kore’de Türk Askeri, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başk. Yay. (1989), s.7

(6) Yıldırım Koç / “Mustafa Kemal’in askeri işçiler” isimli makale, 21.Ocak.2013 Aydınlık Gazetesi

KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu