Başarı, Sıradan Bir Ödüldür Aslında
Nijat Ayvaz
Geçtiğimiz günlerde, Namık Kemal Lisesi
öğrencileri yeni çıkaracakları okul dergisi için röportaja geldiler.
Daha önceden hazırladıkları sorular eşliğinde
keyifli geçen röportajın içinde öğrenci kardeşlerimin “Başarı”ya odaklanmış olmalarını manidar buldum.
Eve gelip de o günün muhasebesini yaptığımda,
benim de genç kardeşlerimin yaşında aynı şeylere yani başarıya odaklandığımı ve
hatta başarının, tutkuyla hayatımın hedefi olduğunu fark ettim.
Hayatımda başarı olarak tanımlanacak bir
şeyler var mı?
Açıkçası bunun cevabını ben de bilmiyorum.
Sadece şunu diyebilirim, yaptığım birçok
şeyin sonunda insanlar zaman zaman beni başarı tanımının altına oturttular. Bunun
için çok teşekkür ederim…
Oysa bir işi yaparken asla başarılı olayım
düşüncesiyle yola çıkmadım.
Gerçekte başarı fazla umurumda olmadı, ben
sadece hayallerimi gerçekleştirdim.
Bugün hayatın içinde kendimi getirdiğim
noktada, başarı konusunda şimdi ne düşünüyordum?
Bu konu da düşüncelerimi sizlerle paylaşmak
istedim.
Şimdiden lütfedip, sabır gösterip yazımı
okursanız bu yazının başarısı da bu olur benim için… Ayırdığınız zaman için
teşekkür ederim.
Başarı
asla bir hedef değildir,
Ama
tesadüf de değildir.
Hayatımda başarının önemini düşündüğümde,
başarının yaptığım işlerde asla hedefim olmadığını görüyorum.
Ben, sadece yaptığım işe odaklandım.
Gerçekleştirilmesi gereken şey sadece benim
istediğim şeyin kendimce nasıl gerçekleşip gerçekleşemediği idi.
Başkalarının o işi nasıl yaptığımızı hatta
başarı ve başarısızlık sorgulamasının pek bir önemi yoktu.
Yapılan işe aşk ve tutkuyu eklediğinizde,
biten işin sonucunu gören kişilerce başarı olarak tanımladıkları sadece, o işi
yaparken ki heyecan ve aşkıma şahit olmalarıydı.
Hepsi bu.
Doğru seçilmiş bir hedef ve mesleğin, sıradan
bir ödülüdür başarı.
Yaşarken asıl ödül; beraber yürüdüğümüz
insanlarla olan derin ve ruha dair paylaşımlarımızdır.
Gerçekliği olan şey, ruha dokunur nitelikteki
hayata sunduklarımızdır.
Bir işi gerçekleştirirken duyulan endişe,
başarısız olmaktan kaynaklanır.
Başarısızlık, gerçekte başarı kadar
önemlidir.
Gerçekleşen hayallerimiz, hayal
kırıklıklarımızın bir ödülüdür aslında.
Buradan da şu sonuç çıkıyor; başarılı olmaya
odaklandığımızda ve sürekli enerjimizi başarılı olmaya harcadığımızda,
başarısızlıklarımızın asıl gerçek kutlanması gereken nitelikteki anlarımız
olduğunu ıskalarız!
“Yaşasın başarısızlık ve hayal kırıklıkları”
diyebilmek gerek bazen.
Başarısızlık ve hayal kırıklıklarını kutlayıp,
kutsamayı öğrenmek gerek.
Bunu öğrenmek, modern dünyanın sanal
değerleri arasında kaybolmuş olan günümüz insanına başarılı olmanın ve
başarılarıyla kendini tanımlamanın yorucu yanına direnmeyi sağlar.
Başarısızlık ve hayal kırıklıklarını
kutlayıp, kutsamayı öğrenmek; bu kadar koşuşturmacanın ve kendini hırpalamanın
arasında, bir durup kendini dinleme ve içe dönmeyi sağlayan mucizevî birer
duraktır.
Doğru mesleği ve hedefi seçmişseniz, başarı
sizin için sıradan bir alışkanlıktır aslında.
Başarı sarhoşluğuna kapıldığında bir insan,
işte o zaman tehlike çanları çalmaya başlar.
Başarı eğer değerinde algılanıp, hayatın
normal bir kazanımına dâhil edilemezse, insanı durduran ve beraberinde
getireceği daha büyük başarılarında engeli olacaktır.
Yani bir önceki başarımızı doğru
değerlendirip daha büyük bir başarıyı doğurmasına izin vermezsek bizi
durduracak ve engelleyecektir.
Başarı, bizi diğer insanlardan üstün kılmaz.
Ancak farklılaşmışız gibi gösterebilir.
Oysa başarı elde edildiği müddetçe insanı
mütevazılaştıran hatta sıradanlaştıran bir olgudur.
İyi ki de öyledir.
Başarılarıyla böbürlenen birinin
katlanılmazlığını hepimiz zaman zaman yaşıyor ve görüyoruz.
Uzun lafın kısası, yaşamımızın önüne başarıyı
hedef olarak koymak yerine “Yaşamayı”
koymak gerek.
Başarı, hedeflerimizin önünde karşılaştığımız
en sıradan hal ve sonuçların bütünü olup, sıradan başarıların birikerek bir
mucizeye dönüşmesine ben, Ya-şa-mak
diyorum.
Hepsi bu...
Nijat Ayvaz Köşe Yazıları
- “O Ses”Ten Aranan “O Ses” Çıkar Mı?
- “Avrobeskçi” Can Bonomo Ile Ne Alırız?
- Muck (Müzik Umutları, Cesaretleri Kanatlarıydı)
- Mimik Nakliyle Kahkaha Atmak
- Çanakkale'ye, Adım Adım Yürümek...
- Dış Politikada Yaşanan Akıl Tutulması Ve Suriye
- Kanserin Pençesindeki Türk Halkı
- Sarkozy Gitti, Darısı Merkel'in Başına
- Telafisi İmkânsız Zamanları Boşa Harcamak
- Alkış Sorumluluk Getirir
- Ozan'lar Okusun
- Mutlu Musun?
- Şaman
- 30 Ağustos'tan Bir Gün Önce Doğmak
- Merkez İlçe İsmine İtiraz
- Esat'a Reset Atamamak
- İlkelerin Olacak Arkadaş!
- Monokromatik Yalnızlık
- Adam Olacak Çocuk
- Gravdan Tarihçiler Devri
- Ekmek Kokusu
- İyi Çingeneler, Kötü Çingeneler
- Basın Kardeşliği Gerçekleşebilir Miymiş?
- Kemik Hırsızları
- Neden Türkiyeli Denmez!
- Rakı Tekirdağ'dır, Tekirdağ Da Rakı…
- Öfkelenin!
- Bebek Katili Apo'ya Nobel Barış Ödülü Yolu Açıldı
- Yaşananları Doğru Okumak!
- Anlat Kızım Marika
- Kastro İçin Neyi Bekliyoruz?
- And Olsun Ki…
- “Basına Yasaktır Gardaşım, Giremezsin!”
- Tesadüfen