Çakallar Sofraya En Son Oturur
Murat Sevgi
Bir
süre önce, “San Bernardino isimli Amerikan kentinde, Kent Konseyi şehrin
iflasını açıkladı” (Bir
Kent Konseyi Ütopyası”, 14 Temmuz 2012)
başlıklı yazımda bize verdikleri “demokrasi” ile kendi kullandıkları
“demokrasinin” arasında dağlar kadar fark olduğunu anlatmaya çalışmıştım.
Amerika bu… Tapınmalı, pardon itaat etmeliyiz. Amerika’ya itaat etmek bizi daha
‘demokrat’ hale getiriyor! Yaptığını değil, dediğini yapmak lazım. İyi
terbiye edilmiş bir köle böyle yapar. Ensemize şaplak atılıp ‘aferin’ denmesi
için bunlara dikkat etmeliyiz.
20’nci yüzyılın başında egemenlik
iddiasındaki birkaç ülke tüm dünyayı kapsayan bir paylaşım anlaşması yaptı. (Bu
anlaşmanın başlangıcını, 19’uncu yüzyıl başlarına, Avrupa devletlerinin yaşadığı
modernleşme hareketlerine kadar götürecek olanlar da vardır.) Amerika, yaklaşık
35 yıldır, daha önce İngilizlerin payına bırakılmış olan İran’a sulanıyor. Bu
sulanmanın amacı, Soğuk Savaş Dönemi’nde Rusya ile olan cepheyi güçlendiriyor
gibi görünse de Rusya 1991’de çöktükten sonra da bu ‘sulanma’ devam etti. Önce,
Irak ile ittifak kurup Saddam Hüseyin’i destekledi, olmadı. Saddam iyice
kudurdu, gitti Kuveyt’i ısırdı. Dünyanın kadrolu jandarması olmaya soyunan
Amerika, ‘kuduzu’ temizleyeceğim diye Irak’a girdi, bu sefer kendi askerleri
kudurdu. Masum insanları ısırmaya başladı. Kutulanmış cesetler ülkeye dönmeye
başlayınca panik arttı! Amerika’da bizim anladığımız anlamda bir ‘VATAN’
kavramı olmadığı için ölümüne askere gidecek gönüllü genç bulunamaz oldu. O
zaman işi -70’lerde olduğu gibi-, hapishane kaçkınlarına bıraktılar. Cezalarını
affetme şartı ile askere aldılar! Bir de utanmadan bunun için yasa çıkardılar!
Bu da yetmedi, son olarak işi paralı askerlere devretmek gerekti. Ama o paralı
askerler de korkudan bunalıma girip vahşete devam etti. Romalı ataları gibi
göğüs göğse savaşmaya cesareti olmayan yüreksizler, öfkelerini soğutmak için
cesetleri tercih eden bir neslin son ‘savaşçıları’ aynı korkaklığı masumlar
üzerinde de uyguladılar! Bugün halen yamyamlık da dâhil birçok sapkınlık, ‘modern
Amerika’nın’ cadde ve sokaklarında alenen sergilenmektedir.
Sonunda Irak, demokrasi uğruna ruhları
özgürleşmiş milyonlarca insanın yattığı büyük bir mezarlığa dönüştü!
Beyin olmayınca, olaylardan ders çıkarmak da
mümkün olmuyor! Arap Baharı’nın gazına ‘demokrasi’ umuduyla isyanlar çıkarıp
hükümetleri yıktılar, ama her yıkılan diktatörlüğün yerine yobaz çeteleri
iktidara geldi!
Ne hikmetse, bu ‘Kanlı Bahar’ özü Amerikancı,
görüntüsü Arapçı olan; Katar, Arabistan ve Ürdün gibi KRALLIKLARA dokunmadı.
Menüde
Suriye Var…
Amerikan halkı, birer ikişer iflas eden
şehirlerinde sakin hayatlarını sürdürebilsin diye, çoğu yeni göçmenlerden ve
tutunamayanlardan oluşan Amerikan ordusu dünyanın dört bir yanında yağmalamadık
ülke bırakmadı. Kimisinin petrolünü, kimisinin ormanlarını, kimisinin
elmaslarını, kimisinin madenlerini yağmaladı ama bu Amerikalılar bir obez ki
sormayın..! Zavallı ordu, Amerikalıları bir türlü doyuramadı. Çizgi filmlerdeki
Tasmanya Canavarı gibi ne bulurlarsa vıııjt diye silip süpürüyorlar. Baksanıza
kentler PÖLP diye batıyor!
* * *
Aslında dertlerinin, «‘demokrasi’ götürme bahanesi ile şiddeti körükleyip o şiddeti devam ettirebilecek
silahları pazarlamak» (“Ölüm Sektörü”, 27 Haziran 2012) olduğunu defalarca
yazdım. Sonuç olarak görmemiz gereken şu: Amerikan ordusunun gözü Suriye’nin
üzerine çevrildi.
Evet, sırada Suriye var. İran ile yapılması
muhtemel ‘Kıyamet Savaşı’ öncesinde Suriye karıştırılmalı ve yenilecek kıvama
getirilmeli... Zaten, bu kanlı oyuna heveslenen kim varsa, Amerikan askerleri
gibi kanı ve vahşeti sever... Hem de; ceset parçaları ile poz verip, cesetlerin
üzerine iş*yecek kadar çok severler! Bu vahşet, kurucu kahramanları ve
öncüleri; milyonlarca Kızılderili’yi öldürmüş bir devletin askerleri için o
kadar doğaldır ki; çektikleri vahşet resimlerini –sosyal paylaşım sitelerinde
bile– paylaşıp hava atabilirler. Suriye’nin işgali; hem İran operasyonu öncesi pozisyonlar
düşünüldüğünde stratejik avantaj, hem de Irak katliamından beri elleri kaşınan
askerlerin şiddet ve kan dökme ihtiyaçlarını giderebilecekleri bir oyun alanı
olarak planlanıyor... Ama bu sefer, hapishane kaçkınları ve paralı askerler
bile aklını kullanıp ihaleden çekildi. Yani ortada üzerinde kırmızı kurdele
bağlı, Amerikan malı bir HEDİYE PAKETİ var.
Bu savaş potansiyelini canlı tutmak için siz
de “savaş, savaş” diye bağırın! Yok mu, Amerika için ölecek bir iki çocuğunuz!
Zaten üremeyi teşvik ediyorlar, yapın
hemen... Avrupa’da bazı ülkelerdeki gibi üste para mı versinler! (Gözünüz
doysun!) Okullarda emzirme odaları açılıyor. Yakında damızlık seçilenleri
sağlıklı üretmek için besi çiftlikleri kurulur. Bol-bol çocuk yapın. Evde örgü
öreceğinize patlatın bir tane! Dokuz ay on güne, pırt diye kucakta! Boş verin
ne olacak diye düşünmeyin!
İstikbal filan diye düşünmeyin, bizim aklınız
böyle şeylere ermez. Her çocuğun kafasını sokacak bir delik bulurlar!
Hep sevgi ile kalın.
Murat Sevgi Köşe Yazıları
- Endüstriyel D'evrim
- Göç'en İnsan' Halimiz
- Astronot Da Olur Musun?
- Bir Din Olarak Paraperestlik
- Tarımsal Strateji
- Gdo (Gündemi Değiştirme Operasyonu)
- Kültür, ‘Üretmek' Demektir!
- Ke[N]Dimi Arıyorum: ‘Meşgul'müşüm!
- Vatanın Kalbinin Attığı Yer
- Çorlulular, Kürecik'i İyi Bilir
- Egemenlikten Kurtuluyoruz
- Ekoloji Mi, Ekonomi Mi?
- Neyi Bekliyoruz?!
- Eşelon Ve Promis
- Öküzü Kim Çaldı?!
- Teknoloji Çağının Efsaneleri
- Öyle Veliye, Böyle Öğrenci!
- Nükleer Kobay
- Enerji Sorunları Ve Büyük İhanet
- Kahraman Ordumuza
- Enerji Verimliliği Semineri
- Kumdan Kale
- Kumdan Kale-2
- Facia Senaryosu
- Balık Kafası!
- Sosa Bulanmış Çöplük
- Uyutulan Toplum...
- Hayat Dersleri
- Bu Hale Nasıl Geldik?
- Genetiği Değiştirilmiş Olaylar
- 31 Mart Ayaklanması-1
- 31 Mart Ayaklanması-2
- Yakarak Enerji Üretmek “Yenilenebilir” Mi?
- Ateşle Oynuyorlar!
- Elektromanyetik
- Gemiler Yandı, Geri Dönüş Yok!
- Yönetecek Bir Şey Kalmadı Ki!
- Popüler Kültür
- Her Yıl Aynı Terane
- Kurban Toplumu!
- Sokak Kültürü
- Namuslu / Namussuz
- Kent Ve Sanayi
- Sevgiler Günü'nde Tektaş Alın!
- Baz İstasyonu!