Popüler Kültür
Murat Sevgi
Yazılarımı takip eden okurlardan biri, ilgimi
çekeceğini düşünerek mailime bir yazı göndermiş. Çok sayıda mail geldiği için
iyi takip edemiyorum. İmzasız olarak İnternet’te gezinen o yazının, bana ait ve
bir yıl önce bu köşede yayınlanmış olduğunu görünce şaşırdım...
* * *
Bir önceki “Yönetecek bir şey kalmadı ki”
başlıklı yazıda üzerine gitmeye çalıştığım siyasal kültür meselesi de popüler
kültürün konularından biridir ve belki de en önemlisidir.
POPÜLER KÜLTÜR kavramının bugünkü seviyesinde
popüler olmadığı günlerde, kavram üzerine yazılmış kitapların çoğu işin teorik
yanlarına yönelik konulara değiniyordu. Ahmet Oktay’ın, 90’lı yılların
başlarında okuduğum “Türkiye’de Popüler
Kültür” adlı eseri, popüler kültür kavramına ilk defa ciddi anlamda şekil
veren bir yaklaşım tarzı içeriyordu.
Ahmet
Oktay
kitabında, popüler kültüre ‘olgu’ diyerek; son 50 yılda Türkiye’de hangi
biçimde varlık kazandığını ve biçimlendiğini ele alıyor.
Bu olgunun yaşam alanı olan medyanın
Cumhuriyet’in başlangıcından günümüze kadar, verili düşünce kalıplarına paralel
olarak nasıl bir söylem değişikliği geçirdiğini ortaya koyuyor.
Ahmet Oktay, hayatında hiç Tsunami görmemiş
bir Japon’un, -kendine göre- büyük dalgalara karşı eleştirisini, gayet samimi
bir dille ifade ederken, popüler kültürün medyada yaşam alanı bulduğunu
belirtmiş. Yani popüler kültür, medya kaynaklı bir olgu! Burada dikkati çeken
durum ise söz konusu eserin İnternet öncesi geleneksel (yani; sadece gazete,
radyo ve TV bazlı) medya varken bu sonuca varılmış olmasında.
Peki, İnternet’in ortaya çıkması ile birlikte
popüler kültür olgusunda yaşanan değişim hâlâ aynı terim ile ifade edilmeli mi?
Yoksa artık elektronik destekli bu sanal kültür garabetine başka bir isim
vermek mi gerekir?
* * *
Kültür,
Üretmek Demektir!
Öyleyse popüler kültürün de üretim olgusunu
içerisinde taşıması gerekir. Üretim kavramının da kendi mecrasında bir
tartışması var: Bunlar, soyut ve somut üretim kavramlarıdır.
Bu iki tartışmayı birbirine tokuşturursak,
popüler kültür için soyut ve somut şeklinde ikiye ayrılabilir ki; bu durumda, “soyut popüler kültür” tümüyle sanal
medyanın varlıksız üretimine denk gelir.
Peki, sonuç nedir?
Burada çetrefilli bir labirentin kıvrımlarına
girmeden üretimimizi -hiç de popüler olmayan bir şekilde- dosdoğru yapmalıyız:
1-Popüler kültürün soyut üretimi ön plana
çıkaran eğilimleri, geleceği olmayan ürünleri öne çıkarmıştır. Geleceği olmayan
ürünler; sanat ve edebiyattan tutun da günlük yaşamın ihtiyaçlarına çözümler
üreten teknolojilere kadar etki altına almıştır.
2-Gelecek hesabı yapılmayan planlama ve
tercihleri öne çıkarmıştır. Birkaç yıl kullanılan aletler, evler, malzemeler,
yollar, köprüler, hastaneler, fabrikalar ve santraller benzeri bayındırlık
yapıları gibi…
3-Geleceği olmayan düşünce yapıları, geleceği
olmayan bir insanlığa doğru gidişe de sebep olmaktadır. Hızlı büyüme (hatta
büyüme tek başına bir belâdır! Bunu “iyi” diye anlatmak bile başlı başına
şeytani bir çürümüşlük göstergesi olarak görülebilir. Büyümenin öne çıkarılmasının tek nedeni, gelişme eksikliğini kamufle etme kaygısıdır,
aşırı üretim ve bunun sonucu olarak aşırı tüketim; tümüyle sakatlanmış bir
düşünce yapısının eseridir!
* * *
Popüler kültür, kültürün (yani üretme
davranışının) sürdürülebilir olmayan bir yolda, sürebildiği kadar gitmesine;
sinirleri alınmış, tepkilere duyarsız kalınmış, gelecek kaygısı hissetmeden,
sırf bu günü hoş tutma amacıyla devam ettirilmesidir.
Toplumbilim, siyaset bilim ve sosyal
antropoloji gibi çeşitli davranış bilimlerinin üzerinde yoğunlaştığı bu
toplumsal olgunun ürünlerini geleceğe taşınabilir hale getirmek çok da zor
değildir. Ürünlerin nitelikli ve akıl
süzgecinden geçmiş ürünler olması (bir başlangıç olarak) yeterli olabilir.
Bundan 1000-1500 yıl önce yapılan eserlerin
hepsi değerli değildi ama bugüne kalmayı başaran eserleri hiç ayırt etmeden
‘paha biçilemez’ diye sınıflandırmasını biliyoruz.
Bilmesine biliyoruz ama bu gün, yaşam süresi
100 yıl olan çimento gibi süreli bir malzemeyi kullanarak bin yıl yaşayacak
köprüler ve binalar yapamayız.
Evlerimize plastik ıvır zıvırlar alırken ya
da sahte eşyalara para verirken bunları çocuklarımıza bırakmayı
hedeflemediğimiz kesin! Torunlarınız, bugün kullandığınız plastik ıvır-zıvırı
“bak bu anneannemden kaldı” diye saklayacak değil ya! Hepsi çöpe gidecek!
Daha 60-70 yıl öncesine kadar basılan
kitaplar en az bin yıl okunabiliyordu. Bu gün evinde yeni baskı kitaplardan
oluşan kütüphanesi olanlar şunu bilmeli: O kitapların; çocuklarınız okurken
sayfaları çıtır-çıtır kırılacak, torunlarınız okurken ise tamamen ufalanacak!
Çıtır-çıtır kırılacak olan, kitaplıklar değil, kitaplar! İki asır sonra bu gün
elinizde tuttuğunuz hiçbir güncel kitap kalmayacak!
Bugün yaptıklarınız, eserleriniz ve hayatınız
boyunca bu dünyaya kattığınız ne varsa 100-150 yıl içerisinde toz olacak!
Siz hala değersiz bibloları, sahte tabloları,
korsan kitapları, 3TL’ye satılan sahte kaşarları, 2TL’ye satılan sahte
salamları, 2TL’ye yarım ekmek sahte dönerleri yemeye devam edin.
Gerçeklerinin arasında bile seçici olmak gerekirken,
sahtelerini hiç sorgulamadan tüketmek popüler kültürün çürümüşlüğünün en güzel
göstergesidir.
Sahte ürünleri almaya devam edin ki, bu
sahtekârlar iyice semirip şişsinler ya da topladıkları paralar ile birer gemi
alıp bu ülkeden gitsinler. O zaman belki kurtuluruz.
Hep
sevgi ile kalın…
Murat Sevgi Köşe Yazıları
- Endüstriyel D'evrim
- Göç'en İnsan' Halimiz
- Astronot Da Olur Musun?
- Bir Din Olarak Paraperestlik
- Tarımsal Strateji
- Gdo (Gündemi Değiştirme Operasyonu)
- Kültür, ‘Üretmek' Demektir!
- Ke[N]Dimi Arıyorum: ‘Meşgul'müşüm!
- Vatanın Kalbinin Attığı Yer
- Çorlulular, Kürecik'i İyi Bilir
- Egemenlikten Kurtuluyoruz
- Ekoloji Mi, Ekonomi Mi?
- Neyi Bekliyoruz?!
- Eşelon Ve Promis
- Öküzü Kim Çaldı?!
- Teknoloji Çağının Efsaneleri
- Öyle Veliye, Böyle Öğrenci!
- Nükleer Kobay
- Enerji Sorunları Ve Büyük İhanet
- Kahraman Ordumuza
- Enerji Verimliliği Semineri
- Kumdan Kale
- Kumdan Kale-2
- Facia Senaryosu
- Balık Kafası!
- Sosa Bulanmış Çöplük
- Uyutulan Toplum...
- Hayat Dersleri
- Bu Hale Nasıl Geldik?
- Genetiği Değiştirilmiş Olaylar
- 31 Mart Ayaklanması-1
- 31 Mart Ayaklanması-2
- Yakarak Enerji Üretmek “Yenilenebilir” Mi?
- Ateşle Oynuyorlar!
- Elektromanyetik
- Çakallar Sofraya En Son Oturur
- Gemiler Yandı, Geri Dönüş Yok!
- Yönetecek Bir Şey Kalmadı Ki!
- Her Yıl Aynı Terane
- Kurban Toplumu!
- Sokak Kültürü
- Namuslu / Namussuz
- Kent Ve Sanayi
- Sevgiler Günü'nde Tektaş Alın!
- Baz İstasyonu!