Türk Milleti'nin D N A'sı
Mehmet Ali Esmer
Bütün âlem şunu iyi bilmelidir ki, Türk
Milleti tarih boyunca vardı ve var olacak.
Türk Milleti’ni tarih boyunca yok etmek
isteyen birçok iç ve dış düşman olmuştur. Niye mi? Bu millet her daim
mazlumların koruyucusu, zalimlerin ve cehaletin düşmanı, yoksulların çaresi
olmuştur. İnsanlığa önder olup gittikleri yere; ahlak, adalet, hoşgörü, kardeşlik ve medeniyet getirmişlerdir.
Yazıyı icat eden bu millet, yine yaptıkları icraatları taşlara nakşederek
insanlığın geleceğine ışık tutmuşlardır. Daha Avrupa’dakiler Avrupalı değilken,
Amerika kıtasında Amerikalı yokken, bu millet vardı. İşte sonradan adeta
insanları sömürmek için türemiş olan bazı topluluklar, kendilerinde asla
olmayacak ama Türk Milleti’nde var olan bu güzel hasletlerinden ötürü bu millete
düşman oldular. Kendi tarihlerinde böyle güzellikler olmadığı için, önceleri bu
milletin tarihini yok saydılar. Daha sonra ortaya çıkan bilimsel gerçeklerden
kaçamadıkları için bu milleti; “Göçebe”,
“İşgalci”, “Barbar”, “Soykırımcı”
ve hatta bilimsel gerçekleri ortaya çıkaranlara da “Irkçı”, “Şovenist” gibi
isimler takarak, aşağılamaya ve küçümsemeye kalktılar. Bu da yetmiyormuş gibi
insanlarımızı birbirine düşürerek milletimizi öbek öbek soykırımın kucağına
attılar. Yaptıkları zulmün sorumluluğunu da, yine bu millete fatura etmeğe
kalktılar. Birçok insanlıktan nasibini almamış, geçmişi karanlık, sömürgeci,
asalak ve başıbozuk toplumlar, bu yapılan mezalimlere sessizce seyirci
kaldılar. Aha Kıbrıs, işte Azerbaycan, bakın Hocalı katliamları. Sırplar,
Boşnakları katlederken “Türkleri
öldürdük!” diye nara atmadılar mı? Bunlar olurken de Avrupa’sı Amerika’sı
bütün olan bitene seyirci kalmadı mı? Bakın bakalım Türkiye dışında dünyanın
herhangi bir yerinde Türklüğü’nün bilincinde olup da, endişe içinde yaşamayan
biri var mı?
Şu bir gerçektir ki, tarih boyunca bu milleti
yok etmek ve ayaklar altına almak için uğraşan birçok dış düşman olmuştur.
Elbette bunlarla birlikte hareket eden ‘gaflet,
dalalet ve hatta hıyanet içinde olan’ pek çok GDO’su bozuk yerli
işbirlikçiler de olmuştur. Ancak adı geçen bu zerzevat-ı kiram çorbası mevcut
mücadeleler tarihinde, geçmişin en karanlık sayfalarına da gömülmekten
kurtulamamıştır. Buna misal, bir ibret abidesi ve Türk Milleti’nin var olma
savaşlarının en dar boğazı olan bölüm, Ergenekon
Destanı’nda hikâye edilmektedir. Ne hikmetse bütün bu olup bitenlerden ders
almayan ve geçmişin karanlıklarına gömülen başı bozukların, torun-torbaları ile
nereden türettikleri az buçuk belli olan GDO’lu işbirlikçileri, 100 yıl önce bu
milleti kısıldığı kapandan bir Ergenekon
timsali kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’e ve O’nun kurduğu Cumhuriyet ve Kurumlarına saldırıp yağmalamaktadırlar. Hem de ne
tesadüftür ki, bu saldırının adı da Balyoz’lu
Ergenekon. İnsanın, “Yine mi yaa…” diyesi geliyor. Eee
kardeşim onlar tokat yemekten, biz de tokat atmaktan yorulmayacağız herhalde.
Yahu hala mı anlamayacaksınız be?
Bre GDO’lu biraderler! Sizin silip atmaya
çalıştığınız o Mustafa Kemal Atatürk var ya, işte o Mustafa Kemal bu milletin
en güzel hasletlerinden biridir.
O damarlarımızda dolaşan asil kandır.
Yani kısacası O, Büyük Türk Milleti’nin ve
insan olmanın DNA’sıdır.
İşte bu yüzden bizi yok edemezsiniz, yok
edemeyeceksiniz!
“Ne Mutlu Türk’üm Diyene”