Küçükken elele tutuşarak oynadığımız bir oyun vardı; “Kutu kutu pense”.

Oynarken de sözlerini tekrarlardık: “Kutu kutu pense, elmamı yerse, arkadaşım Ali, arkasını dönse.”

17 Aralık operasyonu olunca iktidardakilerin elele tutuşarak yüksek sesle;

“Kutu kutu pense,

Kul hakkını yerken,

Polis ve savcı

Arkasını dönse”

Diye söylediklerini duyar gibi oldum.

Ama polis ve savcı mızıkçılık yapıp yüzlerini döndü ve kutulara istiflenmiş kul hakkını gördü.

Hem de bir kamu banka müdürünün evinde.

Güler misin ağlar mısın?

Evi bankayla, para kasasını ayakkabı kutusuyla karıştıran şaşkın müdür…

Şaşkın maşkın ama çok maharetli.

Beğenmeyip attığınız o ayakkabı kutularına neler sığdırmış?

4,5 milyon dolarcık!

Türk Lirası ile 9,5 milyon lira.

Başka bir deyişle:

-10 bin adet asgari ücret,

-12 öğretmenin 25 yıllık maaşı (yani 25 yıllık 12 ömür),

-12 milletvekilinin 5 yıllık maaşları (yani 12 milletvekilinin bir yasama dönemi bedeli),

-Donanımlı 2 adet İmam Hatip Lisesi.

Bir de utanmadan çocuk kandırırcasına ‘imam hatip bağış’ yalanına sığınmış.

Kendisi de oradan mezun olmuş.

Demekki o okulda ona arsızlık ve hırsızlık öğretilmiş.

Ne de olsa kindar nesil…

Yalnız o mu?

Üç bakanın harikalar yaratan çocuklarına ne demeli?

En düşük gelirlisi ayda 20 bin TL kazanıyormuş?

Meslekleri neymiş?

Ülkede yaşayan ve kaynağı meçhul zenginliğe sahip kişilerle aile dostluğu(!)

Para makinesi ile parasaymak.

Görevlerini herşeyin üstünde tutan kamu görevlilerini ikaz ve uzak yerlere yerleştirme büro sorumlusu.

En gözde üniversitelerden mezun olanların bile işsiz kaldığı ülkemde,

Böyle bir gelire sahip olmak bir zeka (!) ürünüdür.

Savcı, bu yolsuzlukları çete kapsamına almaya kalkışınca

Herkes karşı çıkmış.

Hiç kimsenin bile olmasa banka müdürünün karısı evdeki ayakkabı kutularından haberdar…

Yardım ve yatakçılık.

Günahını almayalım,

Müdür belki de “Hayatım, bugün eve iş getirdim” demiş,

Kadın da bunu yemiştir(!)

Başbakan’ın haberi kesin vardır,

Çünkü “Milyonları evde zor tutuyoruz” demişti.

Bakan babanın, oğlunun evindeki tuvalete giderken

6 adet kasa ile para sayma makinesini görmüş olması ihtimal dâhilindedir.

Belki de; “Bize haber vermeden, Ev-Bank açmışsın oğlum” bile demiştir.

Bazı vekillerin seks yaşamını bile yakından kameraya aldıran MİT müsteşarının,

Durumdan haberinin olmaması düşünülemez.

Başbakan ve Bakanlar ile MİT müsteşarının eğer bu işlerden;

Haberleri varsa rüşvet almak ve aracılık etmekten,

Haberleri yoksa liyakatsızlıktan

Derhal istifa etmeleri ve

İlk durumda Yüce Divan’a gönderilmeleri,

İkinci durumda ise çoban olarak (en fazla üç adet kaz için) görevlendirilmelidirler.

Hiç birini yapmayıp hırsızı koruyacaklar için de millet elele vererek;

“Kutu kutu pense,

Hakkımızı yerse,

Elele veren vatandaş,

Hırsıza arkasını dönse”

Şarkısını söyleyecektir.