Atıf Mutlu - Unuttun Mu Yoksa?

Atıf Mutlu

Unuttun Mu Yoksa?

Atıf Mutlu

-Hasan dayı davranışlarına bakılırsa hafızan zayıflamış gibi.

-Onu nereden çıkardın! Turp gibiyim…

-O zaman milletin hatırlamasına da yardım et.

-Neleri?

-Hani 2011’de Elbistan’da, kömür madeninde 11 işçi göçük altında kalmıştı. Günler sonra ikisinin cenazesini çıkarmışlardı. Geriye kalan 9 kişiye ne oldu bilir misin?

-Yoo…

-9’u hala göçük altında! Bu büyük millet, onları çıkaramadı. Bir mezarları bile yok Hasan dayı.

-Sahi biz onları hepten unuttuk.

-Hani Soma’da kömür tanrısına kurban edilen 301 canın geride kalanlarına destek olunacağına söz vermişlerdi. Destekten vazgeçtik, göçük zamanı her gün orada olan Bakanlar, şimdi yalnız uzaktan “bakıyor”. Hatta uzaktan bile bakmıyorlar.

-?

-Yetimin, garibin hakkını yemek için akla gelmeyecek yollar denediler. Din duygularını sömürürken “Deniz Feneri” kullandılar. Ta Almanya’da hukuk adamlarının vicdanları sızladı, bizimkiler çaldıklarıyla sazlı sözlü eğlendiler. Unuttun mu?

-Para kaptıranların aralarında çok akrabam vardı. Biri de intihar etti.

-Hani Suriyeliler keşfe çıkan bir uçağımızı düşürüp 2 pilotumuzu şehit etmişlerdi. Gücümüzü test ettiler, ama bizde tık olmadı hatırladın mı?

-…

-Suriye’deki tek toprağımız için “Herhangi bir saldırıda bulunulursa, cevabımız çok sert olur!” diyenler, gece yarısı bizzat Başbakan’ın yönettiği operasyonla mezarı kaçırmışlardı.

-!

-“Teröristlerle görüşen şerefsizdir!” diyen biri vardı. Biz de aynen katıldık. Sonradan Oslo görüşmelerinin tutanakları çıktı. Unuttun mu?

-Bak bu unutulacak gibi değil! Hatta hükümet temsilcisi “Sizi rahatsız eden devlet görevlisi varsa bize bildirin, gereğini yapalım.” diyordu.

-Teröristlere şirin görünmek için “Andımız’ı okullardan, T.C. ibarelerini resmi dairelerden ve “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözünü dağlardan bile kaldırmışlardı ya, sonradan “Teröristler bizi kandırdı!” dediler. Unuttun mu?

-?

-Türk ordusunun Genelkurmay Başkanı’nı “Terör örgütü lideri” diye tutuklatıp, Habur’dan törenle getirilen teröristlere selam durmuşlardı.

-Evet, ama mahkeme kurmuşlardı.

-Doğru, çadır tiyatrosu… Pardon, çadır mahkemesi…

-!

-Teröristleri affetmek ve toprakları bölmek için ikna heyetleri kurmadılar mı?

-?

-Ergenekon ve benzer uydurma davalarla dünyanın en iyi ordularından olan TSK’yı itibarsızlaştırmak için kumpas kurdular, sonra da pişkin pişkin “Bizi aldattılar!” dediler. Unuttun mu?

-Ama o dönemde birçok gömülü silah bulunmuştu.

-Doğru Hasan dayı! O dönemde kepçeyle girdiği her yerde eliyle koyduğu boş kovan ve fünyeleri bulan zehir hafiye hükümet; Ankara’da, İstanbul’da, Suruç’ta ve Mardin’de patlayan tonlarca bombayı bir türlü bulamadı. Hatta kamyonla Cizre, Silopi ve Nusaybin’e getirilerek depolanan silahları bile bulamadı.

-?

-Şehitler var diye milli bayramları iptal eden bu cumhurun başı, kızına şaşalı düğün yapmıştı.

-Ama Genelkurmay Başkanı da şahitliğini yaptı.

-Doğru söylersin Hasan dayı. Hani ormanda bir ağacı kesen oduncu, ağaçtan inlemeye benzer sesler duyunca ağaca “Neden ağlıyorsun, canın çok mu yanıyor?” diye sorduğunda ağaç, “Yok canımın acısından değil, kullandığın baltanın sapı benden ya ona ağlıyorum.” Demiş. Biz de ona döndük. Ama ben onu da unutmadım.

-Yani?

-Yani bütün Hasan’lar gibi senin de ya hafızan yaşlanmış ya da her gün kalkınca “Bir öncekileri sil” düğmesine basıyorsun Hasan dayı.

-Öbür Hasan’lar derken?

-“Hasan dağı arpalıktır, eğer saban yürürse

Her dereye bir değirmen, eğer suyu gelirse

Her köylüden birer tavuk, eğer köylü verirse

Güzel gidiş bu gidiş, eğer sonu gelirse…”

KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu