Dün yine Çorlu’nun markası olmaya aday angus kokusuyla uyandım. Kapıyı pencereyi kapattık ama, sonuçta dışarıya çıktım tabi. Hasan Dayı burnunu tuta tuta geliyordu…

-Günaydın Hasan Dayı, hayrola?

-Sorma! “Koku gittikçe ağırlaşacak” demiştin de inanmamıştım.

-Boş ver… Buna da alışırız.

-Nasıl alışacağız, şimdi bu kadar, yazın kim bilir nasıl olacak?

-Eee… Hak ettik gibi geliyor bana.

-Yaramı deşme, biz ‘eti ucuza yeriz’ demiştik,.

-Eti ucuza yemenin yöntemi dışarıdan hayvan getirmek değil, Türkiye’deki hayvancılığı artırmaktır. Taşıma suyla değirmen döner mi?

-Ama çıkan gübreyi bedava dağıtıyorlar.

-Ya Hasan Dayı, çıkan gübreyi koyacak yer mi var? Üstüne para isteseniz, vermek zorundalar.

-Bir de kaçak yapılmış diyorlar, doğru mu?

-Evet.

-Nasıl yani? Bir gecede yapılmadı ki bu koca yerler. Biz köyde izinsiz tavuk kümesi bile yapamıyoruz, bunlar kim ki kanunları hiçe sayıyorlar?

-Ben de merak ediyorum Hasan Dayı… Yıkım kararı verildi ama yıkamıyorlar, para cezası yazıldı ama alamıyorlar.

-O zaman çalışma izinlerini iptal etsinler?

-Edemiyorlar.

-Istrancalar’da, orman içinde ağıllar var. Oraya taşısınlar…

-Limandan uzaklaşınca karları düşer diye gitmiyorlar.

-Devletin gücü bize yetiyor da bunlara yetmiyor mu yani?

-Valla görünen o.

-Bir de şap hastalığı başlamış öyle mi?

-Evet, hastalık olmasın diye yıllardır Anadolu’dan Trakya’ya hayvan geçişlerini yasaklamışlardı. Ama şimdi bu anguslar yüzünden ‘şap’a oturduk.

-Ucuz et yemeyi hayal ederken ..ku yedik desene.

-!!!