Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, yıllardır süregelen bitmeyen müzakereler senfonisi…

Avrupa Birliği, 2000’li yıllarda planlamadan üye sayısını 25’e çıkardı ve bu genişleme süreci, birliğin kendi içindeki sorunlarını büyüttü. AB genişlediği ölçüde derinleşemedi. Ayrıca AB Anayasası kabul edilmedi, karar mercilerinde oy sistemi sıkıntı yarattı. Tüm bunların üzerine Yunanistan’da baş gösteren ekonomik kriz de eklenince, AB’nin yıldızı iyice söndü. Dahası hem Türk tarafında hem de Birlik tarafında zaman zaman gergin restleşmeler ve isteksizlik hali hâsıl oldu. Bir zamanlar tüm gündemi meşgul eden AB ve hatta duyduğumuzda tüylerimizi diken diken eden Avrupa Birliği Müktesebatı (Acquiscommunautaire) bile raflara kaldırıldı. Oysa AB sürecinde hukuki ve sosyal açıdan bazı hatalar yapılmış olsa da, ülkenin ekonomik kalkınmasına yönelik birçok çalışma yapıldı. 

Türkiye’de uzun yıllar teşviklerle desteklenen bölge ekonomileri, gelişen ekonomik pazarlar ve değişen global düzen gereği yerini bölgesel kalkınma ajanslarına bıraktı. Türkiye için, Avrupa Birliği’nin 1999 yılındaki Helsinki Zirvesi’nde, Birlik Komisyonu’nca düzenlenen Katılım Ortaklığı Belgesi’yle düzenlenen orta vadeli planda, bölgesel kalkınma ajanslarına giden yolun yasal süreci başlatılmıştı. 2003 yılındaki Katılım Ortaklığı Belgesi’nde, Avrupa Birliği’ne katılımdan önce mali yardım programlarını kullanabilmek için bölgesel kalkınma ajanslarının kurulması öngörülmüştür.

Peki ne yapar bu kalkınma ajansları?

Kalkınma Ajansları’nın işlevi; bölgesel farklılıkları azaltmayı amaçlayan bir ulusal ekonomik ve sosyal uyum politikasının geliştirilmesi, ilgili mevzuatın uygulanmasını kolaylaştıracak yasal çerçevenin kabul edilmesi, bölgelere yönelik kamu yatırımlarına ilişkin öncelik kriterlerini ortaya koyan çok yıllı bütçeleme usullerinin oluşturulması, bölgesel kalkınmayı yürütecek idari yapıların güçlendirilmesi ve bölgesel kalkınma planlarını uygulamaktır. Bu kalkınma ajanslarının kuruluşu, AB’ye katılım öncesi hibeleriyle desteklenen bölgesel programların yerelde bu birimler tarafından koordine edilmesi ve uygulanması planlanmaktadır. Proje birimlerinde bu alanda elde edilen bilgi, deneyim ve teknik altyapının ise geçici maddelerde yapılan düzenleme ile ajanslara aktarılması ve kaybolmaması sağlanır. Ayrıca ajanslar, ilgili bölgelerin potansiyelini ve sorunlarını göz önüne alarak geliştirdikleri politikayla, bölgedeki ekonomiyi canlandırmak ve bölge halkının gelişmeye katılımını ve gelişmeden yarar sağlamasını amaçlamaktadır.

Trakya bölgesini kapsayan Trakya Kalkınma Ajansı da bu doğrultuda kurulmuş bir kalkınma ajansıdır ve bölgenin dünya ile rekabet edebilecek düzeyde ticari cazibe merkezi olmasını amaçlamaktadır. Ajans; turizm, ekonomi ve eğitim gibi birçok farklı alanda yerele destek vermektedir.

Elif’in Notları’ndan:

*Bugüne kadar yazıları ve kitaplarıyla tanıdığımız ünlü yazar Kürşat Başar müzik tutkusunu bir albümle taçlandırdı. “Keşke Burada Olsan” adını taşıyan bu albümde Sezen Aksu, Yaşar, Yeşim Salkım, İlhan Şeşen, Levent Yüksel, Erol Evgin, Zeynep Talu, Başar’a eşlik ediyor. Unutulmaz şarkılar Kürşat Başar’ın saksafonuyla yeniden şekilleniyor.

*Havalar harika… Enfes boğaz manzarasına eşlik eden bir pazar brunchı için “Lacivert” şahane bir seçim. Güneş, deniz, sohbet, lezzetli bir kahvaltı, daha ne olsun!

* Uğur Dündar’ın Star TV’den ayrılışı ve yakın arkadaşı Nedim Şener’in tutukluluk sürecinde başından geçenleri tüm çıplaklığıyla anlattığı “İyi Uykular Sayın Seyirciler”  adlı kitabı çıktı. Yakın döneme tanıklık eden bu kitabı, okumadan geçmeyin!

Sevdaya Dair

“Bazen yıldızları süpürürsün farkında olmadan,

Güneş kucağındadır bilemezsin,

Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür.

Göğsünde kuruludur orkestra, duyamazsın.

Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın…

Uçar gider… Koşsan da tutamazsın.”

                                         William Shakspeare