Sokak ortasında saçlarından sürüklenerek, herkesin gözü önünde kocası tarafından doğranarak öldürülen kadınlar, henüz on ikisinde babasının üç otuz paraya 50 yaşındaki adama sattığı küçük kızlar, ilkokul çağında sokaklarda dilendirilen küçük oğlanlar, dağlarda hain kurşunla vurulup toprağa giren delikanlılar, dayısının, amcasının hatta babasının tecavüzüne uğrayan ensest mağdurları,  hapislerde suçunu bilmeden yatan onlarca insan… Bir cenin kadar kadriniz kıymetiniz bilinmedi sizin!

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada her yıl uygulanan 46 milyon kürtajın, 20 milyon kadarı güvenli olmayan koşullarda uygulanmakta ve bunların sonucunda yaklaşık 80 bin kadın yaşamını yitirmektedir. Bu ölümlerin tamamına yakın kısmı yasaların kürtaja izin vermediği veya aile planlaması hizmetleri sunumunun yetersiz olduğu ülkelerde meydana gelmekte.

Tüm bu tartışmaların yaşandığı günlerde, kürtajın yasallaşmadığı zamanlarda ne kadar çok kadının gizli ve sağlıksız koşullarda kürtaj yaptıracağını da düşünülmekte midir acaba?

Kadınlarımız işsizlikten kıvranırken, kocaları tarafından bağırsakları delik deşik edilip gazete manşetlerine haber olurken, küçücük kızlar okul yerine koca koynuna yollanırken, bu kadınların yaşama hakkı yok muydu da, şimdi çıkıp bir ceninin yaşama hakkı savunuluyor. Unutmayalım ki:

“Türkiye, mevzuatı ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler uyarınca, cinsel ve üreme sağlığı hakları konusunda yeterli hizmeti erişilebilir kılmakla yükümlüdür. Kadınların ücretsiz doğum kontrol araçlarına kolayca erişemediği, kadın istihdamının düştüğü, kadın yoksulluğunun, cinayetlerin, tecavüzün, küçük yaşta zorla evliliklerin normalleştiği bir ülkede kadınların, gebeliklerini kendi istekleriyle sonlandırma hakkını kısıtlamak, kadınlara yönelik açık bir ayrımcılıktır.”

Üyesi olduğum Haklı Kadın Platformu’nun “Başbakan’a Açık Mektup” başlığıyla gazetelerde yayınladığı ilandan aldığım bu satırlar, tüm konuyu özetliyor aslında…

Dahası ne oldu da ülkede her şey refah içindeyken, tüm tartışmalar kadınların bedeninde ve ceninlerde son buldu?

Neden vajina bekçiliği yapmaya karar verildi?

Yoksa kadının adı yok mu hala!

“İnsanı gördüklerinden ibaret sayma, göremediklerinde ara. İçidir hakikatin resmi, dışı sadece bir manzara.”

                                                                                                                                                                                    Mevlana

Elif’in Notları’ndan:

*İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) ilk festivali olan İstanbul Müzik Festivali, bu yıl 40. yılını kutluyor. 40. İstanbul Müzik Festivali, 31 Mayıs-29 Haziran tarihleri arasında 750’nin üzerinde yerli ve yabancı sanatçıyı İstanbul’da ağırlayarak klasik müzikseverlere yine dopdolu bir Haziran ayı yaşatacak. 23 Haziran günü ünlü müzisyen Fazıl Say festival için özel olarak bestelediği “Mezopotamya” senfonisinin dünya prömiyerini gerçekleştirecek, kaçırmayın.

*Yaz geldi, yaz konserleri de birbiri ardına yapılmaya başladı. Dünyaca ünlü bir çok sanatçı bu yaz ülkemizde konser verecek, Tom Jones’da bunlardan biri, 26 Haziran’da Turkcell Kuruçeşme Arena’da Türk müzikseverlerle buluşacak.

*Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk adına 1927 yılından bu yana düzenlenen Türk at yarışçılığının derbisi Gazi Koşusu’nun 86’ncısı 24 Haziran günü yapılacak.