Yeni Adli Yıl, Valilik Önünde Düzenlenen Törenle Açıldı
reklam
15 Eylül 2017
Yeni Adli Yıl, Valilik Önünde Düzenlenen Törenle Açıldı

Yeni Adli Yıl, Valilik Önünde Düzenlenen Törenle Açıldı

Tekirdağ Barosu, yeni Adli Yıl Açılışı dolayısıyla Tekirdağ Valiliği Atatürk Anıtı önünde tören düzenledi. Atatürk Anıtı’na çelenk sunulması ile başlayan tören programı, saygı duruşuna müteakiben okunan İstiklâl Marşı’yla devam etti.

Törende konuşan ve 15 Temmuz 2016 tarihindeki hain darbe girişimi sonrasında yaşananlara değinen Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcısı Güngör Karakoç, “2017-2018 Adli Yıl Açılış Töreni vesilesi ile bir araya geldik, herkese hayırlı olsun. Geçen yıl malum hain FETÖ darbe girişimi nedeniyle gerek bizler gerek yargının diğer çalışanları gerekse siz avukatlar, yoğun bir mesai gerçekleştirdi. Bu süreç yoğun bir şekilde 1 yıl boyunca devam etti. Bu süreç yine devam ediyor. Başlayan soruşturmalar son surat sonuçlandırılıyor. Diğer yargılama süreçleri de başladı. Yargılama süreçleri de biran önce neticelenip milletimizin beklediği bu hainlerin cezalarını görecekleri günler yakındır.” dedi.

ADLİ YILI, BÜYÜK SORUNLARLA AÇIYORUZ

Ülkemizde son yıllarda yaşanan olayları yeniden hatırlatan ve günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapmak üzere kürsüye gelen Tekirdağ Baro Başkanı Erhan Sezer ise, “2017-2018 Adli Yılı’nı yine, ancak bu defa artık toplumsal huzur, güven ve düzenimizi tehdit eden büyük sorunlarla açıyoruz. Uzun yıllardır ülke gündemini hukuk, adalet tartışmaları oluşturuyor. Tabiri caiz ise hukuk ile yatıyor, adalet ile kalkıyoruz. Ancak geldiğimiz nokta ortada. Bu sorunlar o kadar fazla sayı ve başlıktaki, burada kısaca özetleyebilmek dahi mümkün değil. Ve tüm bu sorunların çözümü öncelikle samimi olarak çözümü istemek ve evrensel hukukun insanlık tarihi boyunca kazandığı değerleri bilmek ve kabullenmek ile mümkün. Evet, hukuk, adalet ve yargı sistemimizin sorunları büyüktür ancak bütün bunlar çözümsüz de değildir. Ve aslında çözüm o kadar zor ve uzak da değildir. Ancak çözümün olmazsa olmaz koşulları vardır ve bu ön koşullar kabul edilmeden, özümsenmeden, içselleştirilmeden çözüm neredeyse imkânsızdır. Çözümün ön koşulu evrensel hukuk değerleri ve kazanımlarının kayıtsız şartsız, lâkinsiz, fakatsız, amasız kabulüdür. Çünkü hepimiz çok iyi biliriz ki ama’dan önce söylenen sözlerin aslında pek kıymeti yoktur. Hepimizin çok iyi bildiği evrensel hukuk ilke ve esasları Hukuk Devleti, Yargı Bağımsızlığı, Kuvvetler Ayrılığı, Tabi Mahkeme ve Hâkim Teminatı, Kanun Önünde Eşitlik, Lâiklik, Hak Arama Hürriyeti, Adil Yargılanma ve Savunma Hakkı, Hâkim Tarafsızlığı, Hukuk Güvenliği gibi hayati ve vazgeçilmez önemdeki ilke ve esaslardır.” diye konuştu.

SESİMİZİ DUYURAMADIK VEYA DİNLETEMEDİK

Konuşmasına devam eden Başkan Sezer, “Geçtiğimiz adli yıl açılışından bu yana 1 yıllık kısa bir süre içerisinde yargı ve hukuk alanında yapılan yapısal değişikliklere ve düzenlemelere baktığımızda son derece vahim bir kırılma döneminden geçtiğimizi anlayabiliriz. Ve tüm bu yapısal ve köklü değişiklikler, maalesef yargının kurucu ve vazgeçilmez unsuru olan bağımsız savunmayı temsil eden biz avukatların ve baroların hiçbir şekilde görüşleri alınmadan, katkıları sağlanmadan yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi Şüphesiz 16 Nisan’da yapılan referandum ile yapılan Anayasa değişikliğidir. Maalesef barolar olarak avukatlar olarak büyük bir çaba sarf etmemize rağmen, 2010 değişikliklerinde olduğu gibi sesimizi duyuramadık veya duyurmamıza rağmen dinletemedik. 2010 Anayasa değişikliklerinden sonra geldiğimiz nokta ne acıdır ki 15 Temmuz hain darbe girişimi oldu. 16 Nisan Referandumu değişikliklerinin sonuçlarını ise sınırlı birkaç uygulama dışında henüz yaşayıp tecrübe etme aşamasında değiliz. Avukatlık Kanunu’nun barolara ve biz avukatlara yüklediği görevlerin gereği olarak yaptığımız uyarılarda bu değişikliklerin kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracağını, bu durumda yargı bağımsızlığından da söz edilemeyeceğini, hâkim ve savcı teminatının ortadan kalkacağını, böylesi bir düzende ise hukuk devletinden ve adil yargılamadan bahsedilemeyeceğini gerekçeleri ile birlikte bıkmadan usanmadan anlattık. Bu anlamda görevini yerine getirmiş yurttaşlar olarak vicdanımız rahat ve müsterihiz, ancak yapılan değişikliklerin olası yıkıcı sonuçları nedeniyle de kaygılıyız.” dedi.

DEVLET, KHK’LARLA YÖNETİLMEYE BAŞLANDI

Sezer, “Bir diğer önemli husus ise OHAL ile birlikte getirilen ve kanaatimizce artık Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yasama yetkisinin de sahiplenilerek Kanun Hükmünde Kararnameler ile devletin yönetilmeye başlanmasıdır. Ne acıdır ki ‘milli irade’ diye diye geldiğimiz nokta milli iradenin tezahürü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hak ve yetkilerinin Kanun Hükmünde Kararnameler yoluyla yürütmeye devredildiği, meclise gerek ve ihtiyaç duyulmayan bir noktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu bu durumu, 17 Haziran 2017 tarihinde Manisa’da yaptığımız Ege-Marmara Baro Başkanları toplantımızın sonunda kamuoyu bildirimiz ile paylaşmıştık ve demiştik ki;

‘Ülkemizde yargının çok ciddi sorunlarının yaşanmakta olduğu, bu sorunların Cumhuriyet tarihimizde örneğine rastlanmayacak ölçüde vahim bir noktaya ulaştığı tespit edilmiştir. Özellikle de OHAL-KHK süreçlerinin, giderek demokrasinin alternatifi olacak bir ‘özel rejime’ dönüşmüş olması, son derece kaygı ile değerlendirilen bir noktaya gelmiştir. Bu rejimin yargı bağlamında oluşturduğu sonuçlar, bağımsızlık/tarafsızlık gibi vazgeçilmez kavramların içinin boşalmasına neden olmuştur. Yargı, siyaset stratejilerinin uygulama alanı olarak tasarımlanmıştır. Yargı mensuplarının güvenceden yoksun kılınması, baskılardan sonuç alınmasını sağlayan kararların verilmesine neden olmaktadır.’

‘Ülkemizde fiilen yaşanan OHAL-KHK rejiminin savunma mesleği olan avukatlığı ciddi biçimde yaraladığı tespit edilmiştir. OHAL ilanından bu yana, savunmaya getirilen kısıtlamalar, her KHK ile savunma makamının haklarını daha da daraltmıştır. Bugün, cezaevi görüşmelerinden, dosya incelemeye kadar uzanan bir dizi hukuksuzluk, kanun hükmünde olsa da hukuk hükmünde olmayan KHK’larla uygulamaya taşınmaktadır.’

‘Avukat, yargının kurucu unsurudur ve bu nedenle de yargılamanın şekli bir unsuru olarak görülemez. Anayasanın 36’ncı Maddesi’nde düzenlenen hak arama hürriyetinin vasıtası ve teminatı olan avukatlara getirilen her kısıtlamanın, özü itibariyle halkın hak arama hürriyetine getirilmiş bir sınırlama olduğu bilinmelidir.’

‘2006 yılında Anayasaya aykırı olarak sınavı kaldıran Bakanlığın, mesleğimize indirdiği darbeden sonra, şimdi yürürlüğe sokmayı düşündüğü düzenleme ile sınavı yeniden getirmekte olması, bir özeleştiri olarak değil, tarihsel yanılgılarının ikrarı olarak değerlendirilmelidir. Bu yanılgının bedelini ödemek zorunda bırakılan avukatların sayısı 4 yıl sonra 150 bine ulaşacaktır.’

Avukatlık sınavının kaldırılmasına ilişkin 28.11.2006 günlü, 5558 sayılı Avukatlık Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Anayasa Mahkemesi’nin 2007/16 Esas, 2009/147 Karar sayılı ilamı ile 15/10/2009 tarihinde iptal edilmesine rağmen yargı kararı yerine getirilmeyerek aradan geçen 8 yıldır hala bir düzenleme yapılmamıştır.” diye konuştu.

AVUKATIN SESİ KESİLİRSE, YURTTAŞIN NEFESİ KESİLİR

Sezer, “Bir toplumu ayakta tutan ve birlikte yaşamayı sağlayan en önemli unsur hukuktur, adalettir. Hukukun ve adaletin olmadığı yerde zulüm ve kaos vardır.  Rejimi ne olursa olsun bütün devletlerde uyuşmazlıkları çözmek üzere kurulmuş mahkemeler vardır. Ancak sadece demokratik hukuk devletlerinde etkin ve yargının kurucu unsuru niteliğini taşıyan bağımsız savunmadan söz edilebilir. Etkin ve bağımsız savunmanın olmadığı rejimlerde, hâkimler ve savcılar idarenin memurlarından ibarettirler. Ancak bağımsız, tarafsız, adil, güvenilir ve hızlı bir şekilde tecelli eden adalet, toplumsal barış, huzur ve kardeşliği sağlayabilir. Yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukat ve avukatlık mesleği; hukuki sorunların ve anlaşmazlıkların adalete ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesi, hukuk kurallarının tam olarak uygulanması, bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması ve hukuk devletinin işlerliğinin sağlanması bağlamında, yaşamsal bir önem ve değere sahiptir. Bu amaçla, dünyanın bütün gelişmiş demokratik ülkelerinde, savunmanın ve savunma mesleğinin önündeki engeller kaldırılmış, uluslararası sözleşmelerle avukatların mesleklerini özgürce yerine getirmelerine olanak sağlanmıştır. Avukatın görev yapmasını güçleştirerek, avukatı adeta ayak bağı olarak görerek, avukatlık mesleğini itibarsızlaştırmaya görev alanlarını daraltmaya çalışarak adalet, toplumsal huzur ve barış sağlanamaz. Bu tür çabalar aksine tüm bu değerlerin giderek ortadan kalkması sonucunu doğurur. Demokratik ülkelerin avukatları, o ülke yurttaşlarının sesidir. Avukatların sesi kesilirse, yurttaşların da nefesi kesilir.” dedi.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ TESİS ETMEK ZORUNDAYIZ

Sezer, “Büyük bir özveri ile görevlerini yapmaya çalışan biz avukatlar ile birlikte başta hâkimlerimiz ve cumhuriyet savcılarımız olmak üzere tüm yargı mensuplarına cumhuriyetin, demokratik hukuk devletinin ve hukukun üstünlüğünün korunmasında, adaletin yansız ve etkin bir şekilde dağıtımında büyük görevler düşmektedir. Bu aziz vatanın kahraman, vatansever, fedakâr, asil, namuslu, vicdanlı avukatları, hâkimleri, savcıları vardır.  Bizler hep birlikte hukukun üstünlüğünü tesis etmek ve adliyelerimizi yeniden her yurttaşın güvenli limanı haline getirmek zorundayız. Bunu başaracağımıza olan inancım tamdır. Bu vesile ile bağımsızlığımızı, cumhuriyetimizi ve cumhuriyetin temsil ettiği çağdaş değerlerimizi borçlu olduğumuz Büyük Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran tüm devlet adamlarını ve şehitlerimizi keza yargı görevini ifa ettiği sırada ya da görevinden ötürü şehit edilmiş avukat, hâkim, savcı ve kamu görevlisi tüm şehitlerimizi rahmet ve saygı ile anıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle yeni adli yılın hepimize, Yüce Türk Milleti’ne hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.” diyerek konuşmasına son verdi.

Tekirdağ Valiliği Atatürk Anıtı önünde düzenlenen törene; Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcısı Güngör Karakoç, Tekirdağ Baro Başkanı Erhan Sezer, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat ve Tekirdağ Barosu’na bağlı avukatlar katıldı.

Editör : Tuğberk Erdem
1721 Okunma
KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu