Yeni Adli Yıl, Valilik Önünde Düzenlenen Törenle Açıldı
Törende konuşan ve 15 Temmuz 2016 tarihindeki
hain darbe girişimi sonrasında yaşananlara değinen Tekirdağ Cumhuriyet
Başsavcısı Güngör Karakoç, “2017-2018 Adli Yıl Açılış Töreni vesilesi ile bir
araya geldik, herkese hayırlı olsun. Geçen yıl malum hain FETÖ darbe girişimi
nedeniyle gerek bizler gerek yargının diğer çalışanları gerekse siz avukatlar,
yoğun bir mesai gerçekleştirdi. Bu süreç yoğun bir şekilde 1 yıl boyunca devam
etti. Bu süreç yine devam ediyor. Başlayan soruşturmalar son surat
sonuçlandırılıyor. Diğer yargılama süreçleri de başladı. Yargılama süreçleri de
biran önce neticelenip milletimizin beklediği bu hainlerin cezalarını
görecekleri günler yakındır.” dedi.
ADLİ
YILI, BÜYÜK SORUNLARLA AÇIYORUZ
Ülkemizde son yıllarda yaşanan olayları yeniden
hatırlatan ve günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapmak üzere kürsüye
gelen Tekirdağ
Baro Başkanı Erhan Sezer ise, “2017-2018 Adli Yılı’nı yine, ancak bu defa artık
toplumsal huzur, güven ve düzenimizi tehdit eden büyük sorunlarla açıyoruz.
Uzun yıllardır ülke gündemini hukuk, adalet tartışmaları oluşturuyor. Tabiri
caiz ise hukuk ile yatıyor, adalet ile kalkıyoruz. Ancak geldiğimiz nokta
ortada. Bu sorunlar o kadar fazla sayı ve başlıktaki, burada kısaca
özetleyebilmek dahi mümkün değil. Ve tüm bu sorunların çözümü öncelikle samimi
olarak çözümü istemek ve evrensel hukukun insanlık tarihi boyunca kazandığı
değerleri bilmek ve kabullenmek ile mümkün. Evet, hukuk, adalet ve yargı
sistemimizin sorunları büyüktür ancak bütün bunlar çözümsüz de değildir. Ve
aslında çözüm o kadar zor ve uzak da değildir. Ancak çözümün olmazsa olmaz
koşulları vardır ve bu ön koşullar kabul edilmeden, özümsenmeden,
içselleştirilmeden çözüm neredeyse imkânsızdır. Çözümün ön koşulu evrensel
hukuk değerleri ve kazanımlarının kayıtsız şartsız, lâkinsiz, fakatsız, amasız
kabulüdür. Çünkü hepimiz çok iyi biliriz ki ama’dan önce söylenen sözlerin
aslında pek kıymeti yoktur. Hepimizin çok iyi bildiği evrensel hukuk ilke ve
esasları Hukuk Devleti, Yargı Bağımsızlığı, Kuvvetler Ayrılığı, Tabi Mahkeme ve
Hâkim Teminatı, Kanun Önünde Eşitlik, Lâiklik, Hak Arama Hürriyeti, Adil
Yargılanma ve Savunma Hakkı, Hâkim Tarafsızlığı, Hukuk Güvenliği gibi hayati ve
vazgeçilmez önemdeki ilke ve esaslardır.” diye konuştu.
SESİMİZİ
DUYURAMADIK VEYA DİNLETEMEDİK
Konuşmasına devam eden Başkan Sezer, “Geçtiğimiz
adli yıl açılışından bu yana 1 yıllık kısa bir süre içerisinde yargı ve hukuk
alanında yapılan yapısal değişikliklere ve düzenlemelere baktığımızda son
derece vahim bir kırılma döneminden geçtiğimizi anlayabiliriz. Ve tüm bu
yapısal ve köklü değişiklikler, maalesef yargının kurucu ve vazgeçilmez unsuru
olan bağımsız savunmayı temsil eden biz avukatların ve baroların hiçbir şekilde
görüşleri alınmadan, katkıları sağlanmadan yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi
Şüphesiz 16 Nisan’da yapılan referandum ile yapılan Anayasa değişikliğidir.
Maalesef barolar olarak avukatlar olarak büyük bir çaba sarf etmemize rağmen,
2010 değişikliklerinde olduğu gibi sesimizi duyuramadık veya duyurmamıza rağmen
dinletemedik. 2010 Anayasa değişikliklerinden sonra geldiğimiz nokta ne acıdır
ki 15 Temmuz hain darbe girişimi oldu. 16 Nisan Referandumu değişikliklerinin
sonuçlarını ise sınırlı birkaç uygulama dışında henüz yaşayıp tecrübe etme
aşamasında değiliz. Avukatlık Kanunu’nun barolara ve biz avukatlara yüklediği
görevlerin gereği olarak yaptığımız uyarılarda bu değişikliklerin kuvvetler
ayrılığını ortadan kaldıracağını, bu durumda yargı bağımsızlığından da söz
edilemeyeceğini, hâkim ve savcı teminatının ortadan kalkacağını, böylesi bir
düzende ise hukuk devletinden ve adil yargılamadan bahsedilemeyeceğini
gerekçeleri ile birlikte bıkmadan usanmadan anlattık. Bu anlamda görevini
yerine getirmiş yurttaşlar olarak vicdanımız rahat ve müsterihiz, ancak yapılan
değişikliklerin olası yıkıcı sonuçları nedeniyle de kaygılıyız.” dedi.
DEVLET,
KHK’LARLA YÖNETİLMEYE BAŞLANDI
Sezer, “Bir diğer önemli husus ise OHAL ile
birlikte getirilen ve kanaatimizce artık Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
yasama yetkisinin de sahiplenilerek Kanun Hükmünde Kararnameler ile devletin
yönetilmeye başlanmasıdır. Ne acıdır ki ‘milli irade’ diye diye geldiğimiz
nokta milli iradenin tezahürü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hak ve
yetkilerinin Kanun Hükmünde Kararnameler yoluyla yürütmeye devredildiği, meclise
gerek ve ihtiyaç duyulmayan bir noktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu bu durumu,
17 Haziran 2017 tarihinde Manisa’da yaptığımız Ege-Marmara Baro Başkanları
toplantımızın sonunda kamuoyu bildirimiz ile paylaşmıştık ve demiştik ki;
‘Ülkemizde yargının çok ciddi sorunlarının
yaşanmakta olduğu, bu sorunların Cumhuriyet tarihimizde örneğine rastlanmayacak
ölçüde vahim bir noktaya ulaştığı tespit edilmiştir. Özellikle de OHAL-KHK
süreçlerinin, giderek demokrasinin alternatifi olacak bir ‘özel rejime’
dönüşmüş olması, son derece kaygı ile değerlendirilen bir noktaya gelmiştir. Bu
rejimin yargı bağlamında oluşturduğu sonuçlar, bağımsızlık/tarafsızlık gibi
vazgeçilmez kavramların içinin boşalmasına neden olmuştur. Yargı, siyaset
stratejilerinin uygulama alanı olarak tasarımlanmıştır. Yargı mensuplarının
güvenceden yoksun kılınması, baskılardan sonuç alınmasını sağlayan kararların
verilmesine neden olmaktadır.’
‘Ülkemizde fiilen yaşanan OHAL-KHK rejiminin
savunma mesleği olan avukatlığı ciddi biçimde yaraladığı tespit edilmiştir.
OHAL ilanından bu yana, savunmaya getirilen kısıtlamalar, her KHK ile savunma
makamının haklarını daha da daraltmıştır. Bugün, cezaevi görüşmelerinden, dosya
incelemeye kadar uzanan bir dizi hukuksuzluk, kanun hükmünde olsa da hukuk
hükmünde olmayan KHK’larla uygulamaya taşınmaktadır.’
‘Avukat, yargının kurucu unsurudur ve bu
nedenle de yargılamanın şekli bir unsuru olarak görülemez. Anayasanın 36’ncı
Maddesi’nde düzenlenen hak arama hürriyetinin vasıtası ve teminatı olan
avukatlara getirilen her kısıtlamanın, özü itibariyle halkın hak arama
hürriyetine getirilmiş bir sınırlama olduğu bilinmelidir.’
‘2006 yılında Anayasaya aykırı olarak sınavı
kaldıran Bakanlığın, mesleğimize indirdiği darbeden sonra, şimdi yürürlüğe
sokmayı düşündüğü düzenleme ile sınavı yeniden getirmekte olması, bir
özeleştiri olarak değil, tarihsel yanılgılarının ikrarı olarak
değerlendirilmelidir. Bu yanılgının bedelini ödemek zorunda bırakılan avukatların
sayısı 4 yıl sonra 150 bine ulaşacaktır.’
Avukatlık sınavının kaldırılmasına ilişkin
28.11.2006 günlü, 5558 sayılı Avukatlık Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun, Anayasa Mahkemesi’nin 2007/16 Esas, 2009/147 Karar sayılı ilamı ile
15/10/2009 tarihinde iptal edilmesine rağmen yargı kararı yerine getirilmeyerek
aradan geçen 8 yıldır hala bir düzenleme yapılmamıştır.” diye konuştu.
AVUKATIN
SESİ KESİLİRSE, YURTTAŞIN NEFESİ KESİLİR
Sezer, “Bir toplumu ayakta tutan ve birlikte
yaşamayı sağlayan en önemli unsur hukuktur, adalettir. Hukukun ve adaletin
olmadığı yerde zulüm ve kaos vardır.
Rejimi ne olursa olsun bütün devletlerde uyuşmazlıkları çözmek üzere
kurulmuş mahkemeler vardır. Ancak sadece demokratik hukuk devletlerinde etkin
ve yargının kurucu unsuru niteliğini taşıyan bağımsız savunmadan söz
edilebilir. Etkin ve bağımsız savunmanın olmadığı rejimlerde, hâkimler ve
savcılar idarenin memurlarından ibarettirler. Ancak bağımsız, tarafsız, adil,
güvenilir ve hızlı bir şekilde tecelli eden adalet, toplumsal barış, huzur ve
kardeşliği sağlayabilir. Yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı
serbestçe temsil eden avukat ve avukatlık mesleği; hukuki sorunların ve
anlaşmazlıkların adalete ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesi, hukuk
kurallarının tam olarak uygulanması, bireylerin hak ve özgürlüklerinin
korunması ve hukuk devletinin işlerliğinin sağlanması bağlamında, yaşamsal bir
önem ve değere sahiptir. Bu amaçla, dünyanın bütün gelişmiş demokratik
ülkelerinde, savunmanın ve savunma mesleğinin önündeki engeller kaldırılmış,
uluslararası sözleşmelerle avukatların mesleklerini özgürce yerine getirmelerine
olanak sağlanmıştır. Avukatın görev yapmasını güçleştirerek, avukatı adeta ayak
bağı olarak görerek, avukatlık mesleğini itibarsızlaştırmaya görev alanlarını
daraltmaya çalışarak adalet, toplumsal huzur ve barış sağlanamaz. Bu tür
çabalar aksine tüm bu değerlerin giderek ortadan kalkması sonucunu doğurur. Demokratik
ülkelerin avukatları, o ülke yurttaşlarının sesidir. Avukatların sesi
kesilirse, yurttaşların da nefesi kesilir.” dedi.
HUKUKUN
ÜSTÜNLÜĞÜNÜ TESİS ETMEK ZORUNDAYIZ
Sezer, “Büyük bir özveri ile görevlerini yapmaya çalışan biz avukatlar ile birlikte başta hâkimlerimiz ve cumhuriyet savcılarımız olmak üzere tüm yargı mensuplarına cumhuriyetin, demokratik hukuk devletinin ve hukukun üstünlüğünün korunmasında, adaletin yansız ve etkin bir şekilde dağıtımında büyük görevler düşmektedir. Bu aziz vatanın kahraman, vatansever, fedakâr, asil, namuslu, vicdanlı avukatları, hâkimleri, savcıları vardır. Bizler hep birlikte hukukun üstünlüğünü tesis etmek ve adliyelerimizi yeniden her yurttaşın güvenli limanı haline getirmek zorundayız. Bunu başaracağımıza olan inancım tamdır. Bu vesile ile bağımsızlığımızı, cumhuriyetimizi ve cumhuriyetin temsil ettiği çağdaş değerlerimizi borçlu olduğumuz Büyük Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran tüm devlet adamlarını ve şehitlerimizi keza yargı görevini ifa ettiği sırada ya da görevinden ötürü şehit edilmiş avukat, hâkim, savcı ve kamu görevlisi tüm şehitlerimizi rahmet ve saygı ile anıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle yeni adli yılın hepimize, Yüce Türk Milleti’ne hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.” diyerek konuşmasına son verdi.
Tekirdağ Valiliği Atatürk Anıtı önünde
düzenlenen törene; Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Tekirdağ
Cumhuriyet Başsavcısı Güngör Karakoç, Tekirdağ Baro Başkanı Erhan Sezer, Süleymanpaşa
Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat ve Tekirdağ Barosu’na bağlı avukatlar katıldı.
Benzer Haberler
- Osmangazi Köprüsü’nde, 117 Bin 537 Araç Geçişiyle Rekor Kırıldı!
- 2024-2029 Hizmet Dönemi İçin İlk Kez Bir Araya Geldiler
- Ahmetbey Köftesi’nin Ünü, Coğrafi İşaretle Koruma Altına Alınacak
- “No Fire” Projesi, “Hava” Temasıyla Gerçekleştirildi
- Belediyenin 2024 Yılı Gider Bütçesi, 1 Milyar 925 Milyon TL
- Filistin Konusunda Çağrı: “Artık Harekete Geçme Zamanı”
- Akay, İl Genelindeki Çalışmalarını Sürdürüyor
- Hobi Bahçeleri İçin Ön Talep Başvuruları Başladı
- TBB'nin Deprem Simülasyon Tırı, Türkiye’yi Geziyor!
- 3,5 Milyonluk Yatırımla Kavaklı Korusu, Korupark Olacak!